"Çifte maaş çarkı" çarpıklığı

GARABET

Bilindiği gibi "tasarruf paketi"ni açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı, "Kamu çalışanlarının yönetim kurulu ücretlerine sınırlama getiriyoruz. Sadece bir yerden yönetim kurulu ücreti alınabilecek, ücretlere üst sınır getireceğiz" vaadini vermişlerdi.

Ne var ki "kamuda çifte ve çoklu maaş döneminin sona ereceği" vaadinden bir hafta sonra bir kanalda tam tersine Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın "Biz bu maaşları vermeyelim dersek kamuyu zarara sokuyoruz" çarkı, çifte maaşa devam edileceğinin ikrarı oldu.

Daha da çarpığı, Cumhurbaşkanı Yarımcısı'nın "Diyelim ki bir tane kamu görevlisi, kamunun iştiraki olan bir bankada görev yapıyor. Kamu ortak olduğu için kamuya belli bir yönetim hakkı oluşuyor. Bunu hiç almayalım dediğinizde kamuyu bu sefer zarara uğratmış oluyorsunuz" gerekçesini ileri sürmesiydi. "Şöyle çözdük bunu, orada görevlendirilen kamu görevlisi belli bir limit içerisinde -maaştan daha düşük- ek maaş alabilsin sadece. Yani diyelim 200 bin lira yönetim kurulunda kamu hakkı var, bunun 50 bin lirasını almış olacak..." mantığıyla "çifte-çoklu maaşı" savunmasıydı.

Görünen o ki "tek kişili rejim"de "arpalık" olarak kullanılan kamu kurumlarından yandaşlara peşkeş çekilen "çifte - çoklu maaşlar" kıyağı devam edecek; ve buna da "tasarruf paketi" denilecek. Tam bir garabetle...

TESBİT

"Enkazı bulma" propagandası

Cumhurbaşkanı'nın yürütmenin yanısıra yasamayı ve yargıyı güdümüne aldığı, devletin partileşip partinin devletleştirildiği "tek kişilik otoriter rejim"de dini ve mukaddesleri hoyratça istimal eden siyaset her türlü değeri hoyratça istismar ediyor.

En son İran Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı'nın "meçhul kaza"ya uğrayan helikopterinin enkazının Türkiye'den gönderilen İHA'larca bulunduğu duyuruldu.

Ancak çok geçmeden İran'ın resmi haber ajansı, İran resmi mercilerinden "sözkonusu İHA'nın gönderdiği koordinatlarda herhangi bir enkaza rastlanamadığı" açıklamaları yapıldı.

Bu arada İran Kızılay Başkanı, operasyonun tamamen İran kurtarma ekipleri ve İran droneları tarafından gerçekleştirildiğini belirtti.

Sonuçta iç politikadaki istismar itiyadının dışa karşı da kullanılmasıyla sırf siyasi rant amaçlı apar topar yakıştırmalarla Türkiye gereksiz yere sıkıntılı duruma düşürüldü.

VAZİYET

"Amerika ziyareti" iptali

Yoğun gündemin hayhuyunda mahalli seçimlerden sonra "iktidar cepesi"nce propaganda edilen "Cumhurbaşkanı'nın Amerika gezisi"nin iptali de karambola geldi, getirildi.

Haftalar öncesinden bizzat Cumhurbaşkanı'nca 9 Mayıs'ta Amerikan Başkanı Biden'ın resmi davetlisi olarak Washington'a yapacağı ziyarette gündeme getireceği konulardan söz edildi. Günlerce medyada ekonomik çöküşe karşı Erdoğan'ın Biden'den talepleri tartışıldı. Hatta Cumhurbaşkanı'nın "asla onaylamayız" dediği Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini onayı karşılığında Biden'den söz aldığı, Türkiye'nin milyarlarca dolar ödediği ancak ABD'nin programından çıkarıp vermediği F-35 savaş uçaklarına karşılık F-16'ların alınacağı yorumları yapıldı.

Yine Türkiye'nin milyarlarca dolar tazminatla karşı karşıya bırakıldığı "Halkbank davası" ile "Zarrap davası" tehditlerinin yanısıra "dostu" Trump'un Kongre'den geçirdiği "ABD'nin yaptırımlar yoluyla düşmanlarıyla mücadele yasası" kapsamında "Cumhurbaşkanı ile âilesinin Amerika ve yurtdışındaki mal varlığının araştırılması"na dair Türkiye aleyhindeki şantajın kaldırılması talebinin masaya yatıracağı ileri sürüldü.