BOP eksenli "yeni Suriye politikası"
Ankara'dakiler her ne kadar her fırsatta "Suriye'nin toprak bütünlüğü ile siyasî birliği"nden dem vursalar da on üç yıldan bu yana ülkede küresel emperyal ecnebilerin ateşleyip alevlendirdikleri iş savaş fitnesinde taşeron olarak kullandıkları "maşa örgütler" üzerinden Türkiye'yi "cephe ve savaş ülkesi" durumuna düşüren kısır "politikalar"la Türkiye "tefrika tuzağı" çıkmazına sürüklenmiş.
Çarpık olanı, yeni dönemde 2014'te Birleşmiş Milletler'in "terör örgütü" olarak ilân ettiği, Erdoğan'ın imzasıyla Resmî Gazete'de 31 Ocak 2018 tarihinde yayımlanan "Cumhurbaşkanlığı kararı" ile Türkiye'nin de terör örgütü listesine aldığı, Suriye iç savaşında El Kaide'den kopan uzantısı olarak "El Nusra" olarak kurulup 2017'de adını "Heyetu Tahrir'üş Şam (HTŞ)" olarak değiştiren örgütle "Suriye politikası"nın kotarılması.
Cumhurbaşkanı'nın HTŞ Lideri "Sayın Colanî'nin başında bulunduğu 'yeni Suriye yönetimi'yle işbirliğine gideceğiz" derken, AKP sözcüsünün "HTŞ ile ilgili açıklamalarının ardından Dışişleri Bakanı'nın son ziyaretinde sakalını kısaltılarak kravat taktığı yeni imajıyla ilk kez "Ahmed Şara" ismini kullanan Colanî'yle kucaklaştığı ortak basın toplantısında "HTŞ ile yıllardır işbirliği içinde idik, HTŞ, Ebubekir Bağdadî ve diğerleri yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu" ifadesi bu vakıanın ikrarı.
YİNE YANILTMA VE OYALAMALARLA...
Gerçek şu ki İsrail'in Suriye'nin askerî varlığını bombalamasına, uluslararası hukuka göre Suriye'ye ait olan Golan Tepeleri'ni işgaline, Şam'a 20 kilometre yaklaşmasına ve hâlen Dera'da ve güney bölgelerde ilerleyip işgale ve ilhaka devam etmesine karşı -sivillerin "defol İsrail!" protestolarına mukabil- Colanî'nin soykırımcı ve işgalci İsrail'e tek kelime sarfetmemesi vahameti ifşa ediyor.
Bir diğer çarpıklık, iktidardakilerin "raf ömrü tükendi" dedikleri PKK'nın tasfiyesini Batılı ülkelerden beklemeleri. "On dört sene önceki Suriye gitmiş, yerine savaşta harap olmuş bir Suriye gelmiş" hayıflanmasıyla ecnebilerin Suriye ordusuyla savaştırdıkları işbirlikçileri terör örgütleri üzerinden ne denli yıkıma uğradığını ikrar eden Bakan'ın Suriye'nin çökertilip bu hale getirilmesinde AKP iktidarının, akabinde "tek kişilik rejim"in Şam'ın devrilmesini hedef alan "sığ politikalar"la Müslüman komşu ülkenin yakılıp yakılmasında oynadığı rolü olduğunu "teğet" geçmesi.
Keza Colanî'yle görüşmesinden sonra El Kaide'den kalma küresel emperyal mihrakların Suriye iç savaşında istimal ettikleri HTŞ'den, aynı ağababaları ABD ve İngiltere'nin bölgeye ve ülkeye musallat ettiği, İsrail'in tam destek verdiği "Suriye PKK'sı" PYDYPG'yi tasfiye etmesini beklemesi.
Bizzat Cumhurbaşkanı'nın yakınmasıyla ABD'nin 50 bin TIR, yüzlerce kargo uçağı dolusu silâh ve mühimmatla silâhlandırıp 100 bin militanına silâhlı eğitim vererek "devlet" kurdurduğu PYDYPG'nin, başta petrol ve su olmak üzere enerji yataklarıyla verimli toprakların yer aldığı kontrolündeki Suriye'nin yüzde 40'ını yine ABD-İngiltere ve İsrail'in "BOP tefrikası"yla arka çıkmasıyla terk etmeyeceğini bile bile "Suriye'nin terör örgütlerinden kurtulmasını bekliyoruz, PKKYPG'ye Suriye'de yer yok" diye konuşup "bölgeden tasfiyesi"nden bahsediliyor; yine kamuoyunu yanıltma ve oyalama maksadıyla...