Bayat oyunlar sahnede

Siyasî iktidarın, ekonomiden dış politikaya, yolsuzluklardan siyasî istismarlara netice alamayıp tam tersine sıkışması, özellikle muhalefet belediyelerine yapılan operasyonlardaki ithamların inandırıcı bulunmamasıyla girdiği çıkmaz sonrası saldırı ve provokasyonların artması dikkat çekici.

Belli ki 14-28 Mayıs 2023 seçimleri kampanyasında "ister montaj, ister şu, ister bu" itirafıyla Kandil'deki terör örgütü elebaşlarının "millet ittifakı" Cumhurbaşkanı ortak adayını destekledikleri ısmarlama iftiralı sahte montaj videolu iftiralarında olduğu gibi yalan ve dolanın millet nezdinde itibar görmemesi üzerine siyasî saptırma ve manipülasyonlara başvuruluyor.

AKP iktidarında "suç" olmaktan çıkarılan "zina meselesi"nin, "alkollü içki fiyatları"nın gündeme getirilmesinde olduğu gibi toplumu din ve maneviyat üzerinden kotarılan tahriklerle toplumu kutuplaştırma ve "düşmanlaştırma", siyasî rakiplerini "itibarsızlaştırma" amaçlı dini istismar eksenli söylem ve saldırılarla yeni bir provokatif oyun oynanıyor.

GERÇEK GÜNDEM KARAMBOLA GETİRİLİYOR

Öncelikle muhalifleri "düşman" gibi gösteren kışkırtmalarla Türkiye'nin gerçek gündeminin değiştirilmesi kumpasının kurulmasıyla demokratik muhalefetin de bu tuzağa düşmesi oyunu oynanıyor. Maksat, öncelikle halkı inim inim inleten zam furyası, Türkiye'nin gıda enflasyonunda "birinciliği"yle gerçek enflasyon ve pahalılığın, ekonomik çöküşün karambola getirilmesi.

Milyonlarca sığınmacının sebebiyet verdiği ve daha da ağırlaşan sorunlar, azarak sokaklarda cirit atıp çatışan, Türkiye'yi "suç örgütleri ülkesi yapan çete mafya yapılanması; içki ve kötü madde bağımlılığıyla ayyuka çıkan ve Türkiye'yi bir "narko ülke" durumuna düşüren uyuşturucu ticareti ve kaçakçılığı, içki kullanımının, kötü madde bağımlılığının, tehlikeli boyutlara ulaşan kumarla sanal kumarın, çeşitlendirilen şans ve talih oyunlarının ve bütün bunların sonucu olan derin ahlâkî erozyonun gündemden kaldırılmasının konuşulmaması.

Muhalefete mensup seçilmiş belediyelere, bilhassa "iktidar cephesi"nin ortak adayına karşı muhalefetin ortak adayı konumunda seçimlere giren "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder!" tesbitiyle vatandaşların "tek adam otoriter rejim"e tepkisi olarak algılanan bir milyon yüz binden fazla oy almış İmamoğlu'nun sabahın köründe derdest edilip tutuklanmasının gittikçe kamuoyunda meydana getirdiği tepkinin üstünün örtülmesi.

Bu arada İngiliz mahkemeleri tahkimli ve dolar garantili "yandaş şirketler"e her yüz milyonlarca dolar, milyarlarla lira vergi affı, teşvik, kredi bahşedilmesi, borç silinmesi kıyağının gizlenmesi.

Keza "Ey İsrail!, Ey Netanyahu!" çıkışlarının aksine, üçüncü ülkeler üzerinden ve "Filistin'e gittiği" paravanında İsrail'le kat artan ticaretin ve Türkiye limanları üzerinden ABD'den alınan savaş malzemeleri ve mühimmatın Gazze soykırımcısı İsrail'e gönderilmesinin gürültüye getirilmesi.

Trump'un her hâliyle sırıtan, gaz, petrol ve kıymetli madenlerine göz diktiği İsrail bombalarıyla yüz binleri katlettiği Gazze'yi boşaltıp turizm, tatil kenti ve eğlence merkezi yapma plânına gelinmesi; Ankara'dakilerin söylemlerinin aksine- en az 750 bin Gazzeli'nin "hicret" perdesinde Türkiye'nin getirilmesi; "yandaş medya"da temrinleri yapılan, altyapısı hazırlanan tertibin nazarlardan kaçırılması.