Elifi görsek mertek sanıyoruz

İnsan, dinsiz yapamaz. Dinlere karşı çıkan aydınlanmacılar şunlar bunlar da dahildir buna. Kimi "Psişik Enerji" salmış, kimi bilimi din yapmış, gidip ona tapmıştır. Bunlardan bugün dünyaya hükmeden "Kalpsizler" namında bir sistem de çıkmıştır. Kapitalizmdir. Onun da tanrıları vardır. Onlar, bencil ihtiraslardır...

Bilimselcilik diye bir hurafe uydurup insanı ruhsuz bir et-robot olarak tarif ettiklerini söyleyenler, bilimsel sosyalizm diyerekten tarihin gördüğü en barbar sistemleri kurmuşlar... Sovyetlerde milyonlarca insan toplama kamplarında çürümüş, Çin'de yanmış yıkılmış. Kamboçya'da Kızıl Kmerler, arkalarında insan iskeletlerinden dağlar bırakarak tarihe, en taş kafa bilimselciler olarak geçmişler...

Bilimselciler inandıkları laf salatalarına "bilimsel" yaftasını yapıştırarak yapmışlar bunları. Aynı şeyi kurucu siyasi liderleri putlaştırarak yapanlar da vardır. Ondandır bu izlediğimiz utanç verici çocuksu müsamere, sahada provokasyon, tişörtler, pankartlar... Ondandır lüzumsuz gerginlikler, düşmanlıklar, huzursuzluklar. Hep ama hep çocuk kalmış prematüre durumlardır bunlar...

Dinden kaçanlar bir ideolojiyi din yaparlar. Yapmak zorundadırlar. Çünkü Muhammedî din, yani yol, yani insanı kâmil denen bilge insanlara ulaşma istikâmeti görmezden gelinemez! Eğer Hak dini reddediyorsan boşluktasın, bir şeyler uydurmak zorundasın...

İnsan, idrak edebildiğinden itibaren hakikat insanın üstüne yağmış, bilinen ve bilinmeyen peygamberler eliyle anlatılmış. Bu, evrensel hakikatin serdedilişidir.

Mânâ, merhamet ve kardeşlik...

İnsanın ballanmasının ve Niçe'nin deyimiyle "tamamlanmış insana" giden, insanı alt seviyeden sıyırıp alan, onu merhametin halifesi yapmak için konuşan bir dindir bu. Biz ona barış ve esenlik deriz, İslam deriz...

Son peygamber vahilerle akıp duran bilgi hazinesini derleyip toparlamış ve bize Kur'an adında bir kâinat kitabı bırakmıştır. Buna göre insan yürüyen kâinattır. Biz insana böyle "biricik" bakarız. Hayata rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla başlamak budur. Budur kalplerin dostu olmak. Hz. Muhammed'e kâinat efendisi demek bu anlamdadır. Çünkü dış âlem insanda gizlidir. Ona biz mikro kozmos da deriz...

Gelişmiş insan, taşa toteme paraya kişiye tapmaz. O yüzden biz Hz. İsa'ya peygamber sıfatı sebebiyle hürmette kusur etmeyiz. Medeni Müslüman budur.

Irka tapanlar, heykele kapaklananlar beşeriyetin gelişmemiş hâllerini temsil ederler. Aslında aradıkları adres Tanrıdır! Ama İslam'ı Arap dini diye öteleyenler, Arapçayı öcü olarak görenler beyinleri küçülten bir taassupla körleşirler. "Lâ İlahe İllallah Muhammeden Resulullah" cümlesini gördüğü an yumruğunu sıkan, sağır bir âmâdır aslında! Çünkü bilgisiz ve dayanaksızdır. Hakk'ın, hakikatin gücü kuvveti karşısında kendilerini bitkin hissederler. Dehşete kapılıp ellerini bellerine atarlar...