Aydın sadizmi (1)

Aydın sadizmi deyince aklınıza şu mahalle bu mahalle gelmesin. Toptan bir sosyolojiden bahsediyorum. Kendini aydın ve ayrıcalıklı olarak gören kesimlerden.
Kendilerine münevver ya da entelektüel demeleri bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren şey bu seçkin elitin davranış biçimi. Halkı 12 yaşında bir çocuk olarak gören ve bilgiç otoriteler kurarak sakil fikirler dikte eden huysuz bir yaşam formu.
Tamam da sadizm nereden çıktı diye sorabiliriz. O bizzat "ayaklı kütüphanenin" "Batıcıl ansiklopedik bilginin" bilgiyi sunuş biçiminden geliyor. Ya Tanzimat Türkçesiyle anlaşılmaz bir dil ya da İngilizce Fransızca kelimelerin boca edildiği sıkış tepiş bir lisan. İnsana, "Bu adam bu kadar anlaşılmaz konuşuyorsa ne büyük aydın, ben bunun yanında böceğim be!" dedirtecek bir durum.
Kıvrık kaşlı ulemalar topluluğu. Alıntı sarhoşları, entel ıstıraplar. Kendi aralarında özel bir alfabe kullandıkları izlenimi veren dinli-dinsiz bir ruhban. Nemrut, bağırgan ve sirke suratlı.
Pîrim anneannem bu tiplerin hamile kadınların önüne çıkmasının bebeğin sağlığı için tehlikeli olduğunu söylerdi. Eski kadınlar mevzuya uyanmıştı!

Fakat meselenin dibi "aydınlanma" olayına dayanmakta. Burjuvazi sanayi kapitalizmine yürürken, (Fransız devrimi) kilise ve aristokrasiyle kapışmış, kendine alan açmış. 16. Yüzyıldan başlamış 19. Yüzyılda zirveye varmış. Bizim muhafazakâr geleneğin de hayran olduğu bu sanayi kapitalizmi bugün Batının harbi aydınları tarafından, dünyayı zehirledi, kirden pastan mahvetti, yüzde 10'un lehine yüzde 90'ı ezdi, ayırdı, ötekileştirdi diye yerin dibine batırılmakta...
Neyse işte bu vahşi hırs, fikir-yaşayışinanç olarak kendisine kökten muhalif başka bir dünyanın insanını, Osmanlıyı alt edip topraklarına konunca... Beyaz Adam'ın ideolojisi serbest kaldı, üstümüze yürüdü...
Nedir bu Pozitivizmdir. "Deneyini yapmadığım, elimle dokunmadığım şeye inanmam abi," demektir. Darwin'dir. "İnsan evren çorbasından rastlantıyla çıktıdır". Freud'dur. "İnsan kötüdür." Ve bilahare diğer tantanalar: Bilim dindir, maddecilik esastır, Tanrı ölmüştür, din gereksizdir...
Bu kapitalizmin analizi Marks tarafından yapıldı. Marks İngiliz asilzadesiydi, kankası Engels fabrikatör çocuğuydu. Meseleye sadece ekonomi gözüyle gördüler. Onlara göre en ileri sistem "çocuk işçiler kapitalizmiydi," o iyice şey edince sosyalizm falan gelecekti. Ekonominin gidişatında insanın kurtuluşunu, aradılar. Yani babalar ihtiraslıydılar, devlet kapitalizmi taraftarıydılar.
İnsan ruhu, kültür onlara vız geldi. Sonra ardından proletarya diktatörlüğü geldi. Diktatörlük tek kurtuluştu. Sovyetler de bunu yaptı. Milyonlarca köylüyü açlıktan, milyonlarca aristokratı tecavüz ederek bitirdiler. Kendi adamlarının kafasına kurşun sıktılar, milleti toplama kamplarında çürüttüler.