Milyonların sesi olmak

Bir şehirden diğerine tayin olan bir memur çocuğu olarak, Anadolu'nun hangi farklı yöresine gitsek, değişmeyen tek şey evimize her gün düzenli giren Milliyet olmuştu. Gazetemiz Milliyet ile tanışmam, sadece babamın Milliyet tiryakiliği ile olmadı, 1970'li yıllarda çok popüler olan Milliyet İlkokullar Arası Bilgi Yarışması'nda dereceye girmiştim. Müthiş havalı bir şey olmuştu benim için.

Üniversite yıllarında çalışma yaşamına ilişkin ekonomik ve hukuki sorunlara hep ilgi duydum, nitekim akademik çalışmalarımı ilerleyen yıllarda hep bu alanda yaptım. Bu çalışmalarım esnasında Milliyet'te o dönem çıkan haberlerin oldukça etkisi oldu, güncel haberlerden çıkan iş yaşamı sorun alanları çalışmalarımda önemli yer tuttu.

O yıllarda gazeteler arasında çalışma yaşamına dair yazı köşesi zannediyorum sadece Milliyet'te bulunmaktaydı. Çok değerli yazarlar sırasıyla işçinin, memurun, esnafın sesi olmaya çalıştılar. Ben de sürekli onları takip ettim.

En önemli parçası...

Milliyet'in yayın hayatı boyunca ekonomi sayfalarının belki de en önemli parçası daima çalışma yaşamına ilişkin hususlar olmuştur. İşçi ve işveren ilişkileri, sendikalar, yasal çerçeve sürekli olarak işlenen konulardır. Dönem fark etmeksizin Milliyet daima çalışanın sesi olmaya çalışmıştır.

Akademik yaşamımın yanı sıra medyada yer bulduğum andan itibaren kendimi en şanslı hissettiğim zaman Milliyet Gazetesi'nden yazarlık teklifi aldığım gündür. 2013 yılından bu yana aralıksız haber ve yorumlarımla benden önce bu alanı dolduran yazar ağabeylerimize layık olmaya çalışıyorum. Ancak en önemli takdir emeği ile çalışanlardan aldığımız geri dönüşlerdir. Her gün binlerce mail gelmekte, çoğunlukla posta kutum dolmakta ve elimden geldiğince sorunları dile getirmekteyim.