Bu kadarı olmazdan, olur çıkar mıydı

İlk devre boyunca oyunda öncelikle tek yönlü olabilmek yani savunmada varlık göstermek önemliydi, olmadı! Takım koptu. Ön alan ortaya, orta alan da savunmaya yapışamayınca açılan alanları kullanmakta zorlanmadı Portekiz. Örneğin, ilk hücumlarında Ronaldo tribüne vururken bizim defolar da kendini ele vermeye başlamıştı. Oysa hücum da edemiyorduk! Yani hücumcuların savunmaya yapışıp ''ön savunmacılar'' olması pekala mümkün görünüyordu ama o da olmadı! Birkaç cılız tehdidin ötesine geçemedik. Savunmada da BarcelonaGalatasaray maçındaki Galatasaray seviyesini yakalayamayınca olanlar oldu. Bize göre süratli!Bizim "bize göre süratli" ön oyuncularımızın koşabileceği neredeyse tek alan bırakmadı Portekiz. Çünkü Çalhanoğlu'nu görünmez kılmayı bildiler. Haliyle tüm ağırlık da üç stopere bindi. Şaşkınlık... Çaresizlik... Ne yapacağını bilememe hali... 65. dakikaya kadar böyle sürüp gitti çaresizlik. Ancak rakip savunma merkezine kurgulanan ilk oyunda Cengiz Ünder inceciliğiyle Burak Yılmaz golü geldi. Ve nihayet maçı çevirme temposuna ulaştırdık. Ülkemizin en çok topa tutulan çocuklarından Enes Ünal'ın kazandırdığı penaltı ile kıyısına geldiysek de bu da olmadı. Bu kadar 'olmayan'dan sonra "olur" işi bize değil rakibe bağlıydı onlar da o izni vermedi. Birbirimizi yeme zamanıSonuçta.