Cem Dizdar

Fanatik

Daha iyi olabilirdi ama bu da iyi

Maçın başındaki tedirgin edici Prag hücumlarının savuşturulması yaklaşık 10 dakika sürdü. Ancak ardından devreye iki oyuncu girdi. İlki Davinson Sanchez, ikincisi Kerem Demirbay. Bu iki oyuncu Prag hücumlarını önce ceza sahası önünde ardından da orta sahada söndürdü. Oyun kurulumunda ise rakibin analizini boşa çıkaran tahmin edilemez biri vardı; Ma

Necip ile Mert etkisi!

Biz izlemekten bıkıp usandık ama milyarlarca borcuna rağmen onca paraya onca transfer yapan Beşiktaş ilk devreleri oynayamamaktan bıkmadı. Bahisçilerin sık başvurduğu "gol beklentisi" istatistiğine (xG) göre ilk devre şöyleymiş: 0.11. Yani sadece ''gol hayali kurmuşlar'' o da soyunma odasında! Peki, "İlk devre boyunca Beşiktaş'ın en etkili oyuncula

Gergin ve telaşlı!

Bir gün önce Galatasaray'ın maçı kazanmış olmasının yarattığı gerilime yenik düşmüş bir Fenerbahçe vardı sanki ilk yarı sahada. Rahat olmak için onlarca istatistik üretmişken bu kadar gergin olmayı başka gerekçeyle açıklayamıyorum çünkü... Alanya'nın neyi nasıl yapacağı muamma değil. Ancak golde Fenerbahçe'nin kendi ceza sahası içinde 4'e üç yakala

Sabırlı set oyunu!

Bilinir, Beşiktaş epeydir maçların ilk devresini boş geçirirdi, çoğunlukla ama bu karşılaşmanın ilk devresindeki "boşluk" bambaşkaydı. Antalya'nın orta sahaya kurduğu bariyeri bir kez geçebildiler, Umut Meraş ortasına Semih'in avuta giden kafa vuruşunda. O Umut Meraş ki, yedikleri goldeki kritik hatayı yapan futbolcuydu aynı zamanda. Tüm hücum plan

Maç oynanmadı, Semih oynadı!..

İlk yarı için şahane bir özet ifadesiydi maçı anlatan spiker Ali Ferahbot'un notu; ''Maçın ilk isabetli şutu gol oldu''! O anda maç 45'e girdi girecekti Evet, ifade gol için doğruydu belki ama sanki esas soru şu olmalıydı; ''İnönü'de bir maç mı oynanıyor''! Bu oyunsuz karşılaşmada bildiğimiz anlamdaki futbola dair en sağlam emare ''hakeme itiraz''d

Sahi biz ne izledik böyle!

Gücü, kuvveti ancak tek 45 dakika, onun da 2025 dakikasını oynamaya yeten 'Türkiye Süper Ligi'nde bildik, tanıdık bir ilk yarı. Top, onunla daha çok oynayan görünse de aslında 'oyalanan' Beşiktaş'ın ayağındaydı. Gol ise tek fırsat bulan ama ondan değil Rey Manaj'ın defansa çarpıp kaleciyi yanıltan şutunda Sivas'tan geldi. Biz öylece sahaya bakıp du

Kocaman bir "hiç"!

Bir önceki maçı derin hayal kırıklığıyla tamamlamış Beşiktaş'ın taraftarı sanırım Fernando Santos'un adı hatrına maça tahminlerin üzerinde ilgi göstermiş! Ancak sahada olan biten bir önceki maçtan pek de farklı değil! İlk yarı boyunca Demirspor topa daha hakimse de "cılız tehlike verileri"nde evsahibi Beşiktaş önde. Maçı izlemeyenler için, anlayaca

Futbol güzeldir! Peki ya bu

''İstanbul üçlüsü'' lehine çalışan düzen futbolun oynanırlığını da izlenirliğini de felç ediyor. Sınırsız borçlanmaya dayalı olarak genişletilen ''Üç İstanbul''lunun kadroları karşısında ürkek kalan diğerleri çareyi ceza sahası içine ve önüne yığılmakta buluyor. Bu da karşılaşmaları sıkıcı hale getiriyor. Diğerlerinin kendi aralarındaki maçları ise

Sayı değil 'örgütlü oyun' kazanır!

Yaşam, insan zihninin ürünü olan sayılarla doğru kavrandığında elbette hayli kolaylaşır lakin sayılar her zaman en uygun olanı götürmez insanı. Bu durumu en somut olarak futbolda gözlemleriz. Örneğin bir takım topu ayağında sayısal olarak daha çok tuttuğunda kuşkusuz ki avantajlıdır. Ne var ki bu avantajın kazanca dönüşmesi için 'daha çok şut', 'da

Tıpatıp benzer!

Ligin ''Süper''i ya da ''bir alt süper''i fark etmiyor, her şey neredeyse tıpa tıp benzer! İtiraz kültürü, becerememe, kenar yönetimi dahil her şey! Maçın ilk devresinde bir alt ligin lideri, üstelik her başlıktaki yıldız hocasına rağmen (!), herhangi bir varlık gösteremedi. İlk devre istatistiklerinde ''0'' (sıfır) çekti. Hem de onca pahalı, özel