Vatandaş dönüştürecek ama yönetimlerde iş yok

Türkiye'de geri dönüşüm, dönüşecek ürünlere ihtiyacı olan kurumlar tarafından başlatıldı desek, yanlış olmaz sanırım. Sütlerin, meyve sularının konulduğu koruyuculu kutulardan bahsediyorum. Ürüne ismini veren marka olarak Tetrapak, 1990'lı yıllarda her yere dönüşüm kutuları koyarak dönüşüm için büyük bir adım atmıştı. Aynı şekilde Şişecam da her yeri cam kumbaralarla donatmıştı. O yıllar, içecek şişelerindeki depozito uygulamasının bittiği dönemdi... Babalarımızın, dedelerimizin gazoz şişelerini biriktirip leblebi tozu, akide şekeri aldığı, bir anlamda gönüllü toplayıcılık yaptığı zamanlar çoktan geçmişti ne yazık ki... Her tarafta pet şişeler, poşetler, camlar, tenekeler... Ayrıştırma, geri dönüşüm çok bilinmediğinden çöp dağlarındaki gaz sıkışmalarının patlamaya bile neden olduğu yıllar... O dönem Zeytinburnu Belediyesi'nde basın ilişkilerini yürüten bir arkadaşım, daha doğrusu bir ablam vardı... "İnsanlar geri dönüşüme, çöple kıymetli atığı ayrıştırmaya kolay alışır. Yeter ki yaptığı işin değeri olduğunu bilsin..." dedim ve teklifimi de söyledim: Her eve 2 renk çöp poşeti dağıtılmalı... Biri yeşil, biri siyah. Siyah olana evsel çöpler, yeşil ve daha büyük olana ambalaj atıkları... Ambalaj atıklarını evden alırken minik bir teşvik hediyesi verilmeli. Bir sabun, bir bulaşık deterjanı falan... Bu konuda sponsor da bulunabilir rahatlıkla...

İznini almadığım için isminden söz edemiyorum ama sevgili ablam hemen çalışmaya başladı, projeyi yazarak dönemin belediye başkanına ve İstanbul'da her evde geri dönüşüm hareketini başlatan ilk kuruluş, Zeytinburnu Belediyesi oldu.

Ardından iktidara gelen AK Parti, belediyecilikte çağ atlatırken, geri dönüşüm tesisleri kurmaya başladı. Ardından 'sıfır atık', Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin sahiplendiği, dünyanın en önemli projelerinden biri olarak hayata geçti. Sıfır atık hedefine giden yolda çok önemli adımlar atıldı, vatandaş sahiplendi, çöple geri dönüşüme uygun atığı ayırmayı öğrendi ama; yerel yönetimlerin vatandaş kadar hızlı davranmadığını düşünüyorum...

Son veriler, atık bertaraf ve geri kazanım tesislerinde 127,4 milyon ton atığın 78,3 milyon tonunun bertaraf edildiğini, 49,1 milyon tonunun geri kazanıldığını gösteriyor. Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) tarafından TÜİK verilerine dayanılarak yapılan açıklamaya göre, geri kazanılan miktar 2018'e göre yüzde 22 artmış. Toplama baktığımızda, geri dönüştürülebilir atıkların sadece yüzde 10-12'sine ulaşılıyor. Bu yüzde 10-12'yle bile bir yılda 100 milyar lirayı aşkın gelir elde edilmiş. Bu oran yüzde 30'a çıksa 300 milyar liralık gelir demek... Çöp diye attığımız ürünlerden elde edilecek 300 milyar lira. Hem de çok kısa vadede mümkün... Ayrıca vatandaş da geri dönüştürme bilincini elde etmiş, sıfır atık projesini benimsemiş durumda. Ancak yerel yönetimlerin vatandaş kadar hevesli ve programlı olmadığı da bir gerçek. Benim yaşadığım semtte belediye tarafından kurulmuş 2 adet atık biriktirme merkezi var. Bana birisi 2, diğeri 3 kilometre uzakta. Biriktirdiğim ürünleri hafta sonları poşetlere ayırıp bu merkezlere götürüyorum. Herkes yapar mı Emin değilim.