Sarah Jessica Parker'ın hem kamera önünde hem de arkasında TV sektörüne yaptığı olağanüstü katkılardan dolayı fahri Altın Küre Ödülü Carol Burnett Ödülü alacağı açıklandı. Parker'ın ekranda yarattığı etki tartışılmaz ama prestijli edebiyat ödülü Booker jürisinde yer alması oldukça tartışıldı. Peki, ünlülerin edebiyat zevkine güvenmeli miyiz
Ünlülerin kitap kulüpleri artık neredeyse birer PR rutinine dönüştü. Oprah Winfrey ve Emma Watson gibi isimlerin okuma alışkanlıklarını teşvik etmesi elbette olumlu ancak bu kitapsever ünlü içerikleri çoğu zaman yapay duruyor. Natalie Portman'ın Virginia Woolf okurken poz vermesi, Emma Roberts'ın Joan Didion eşliğinde uyuması ya da Kaia Gerber'in okumak seksi mesajı, edebiyatı bir aksesuar gibi konumlandırıyor. Reese Witherspoon ise çiçekli tulumuyla kanepede kitap tanıtırken sevimli okuryazar imajını pazarlıyor. Buna karşılık Dua Lipa gibi daha iddialı listeler oluşturanlar da var. Yine de bu içeriklerin büyük kısmı, okumanın derinliğinden çok gösterişine vurgu yapıyor.
Edebiyatı genişletiyor mu yoksa hafifletiyor mu
Televizyon dünyasına hem kamera önünde hem de arkasında yaptığı olağanüstü katkılarından ötürü Altın Küre'nin prestijli Carol Burnett Ödülü'ne layık görülen Sarah Jessica Parker'ın bu yıl Booker Ödülü jürisinde yer alması, edebiyat dünyasında beklenmedik bir tartışmayı ateşledi. Bir yanda Parker'ın kendi sözleriyle "hayatının deneyimi" dediği, 153 kitabı okuduğu, ailesiyle geçirdiği zamanı feda ettiği, okuma alışkanlığını baştan sona değiştirdiği o yoğun yıl… Diğer yanda ise "Bir ünlünün edebi seçimlerine ne kadar güvenmeliyiz" sorusunu soranlar.
Parker bu süreç hakkında detaylı bilgi de verdi. "Ailece film gecelerinde bana söz verilmezdi," diyor. "Cevabım belliydi: Ben o sırada okuyordum." Metroda, otel odasında, set aralarında… Parker, jüri olmayı günlük hayatta kaybolan disipline dönüştürdüğünü anlatıyor: "153 kitabın sorumluluğu omzumdaydı. Birini yarım bırakmak bile beni korkuttu."
Ancak Parker'ın bu özverili anlatısının karşısında, Guardian köşe yazarı Emma Brockes gibi daha kuşkulu bir kitle var. Brockes, ünlülerin edebiyat alanına girişinin son yıllarda giderek artan bir PR stratejisine dönüşmesinden rahatsız. Özellikle de okuyan ünlü imajının sosyal medya üzerinden cilalanmasından… "Bu görüntüler edebiyatı hafifletiyor mu, yoksa genişletiyor mu" diye soruyor.
Okuma pozları estetik bir aksesuara dönüştü
Bu sorular haksız değil. Ünlülerin kitap önerileri artık tıpkı hayır kurumları desteklemek ya da BM İyi Niyet Elçisi olmak gibi kariyerin doğal bir yan kolu hâline geldi. Kitap kulüpleri marka birlikteliğine, okuma pozları estetik bir aksesuara dönüştü. Bu durum, kimi okurların ve yayıncıların gözünde edebiyatın derinliğini bir nebze gölgeliyor.
Parker ise bu eleştirilerin hedefi olmaktan ziyade bir istisna olduğunu savunuyor ve jüri masasındaki ilk gününü şöyle anlatıyor: "Herkes Booker kazanmış ya da hayatı kitap eleştirerek geçen kişilerdi. Konuşmaya korktum. Sonra anladım ki beni oraya getiren şey şöhretim değil; yıllardır süren okuma tutkumdu." Parker böyle düşünebilir ama hepimiz böyle olmadığını biliyoruz. Belki de gerçek tartışma tam da burada başlıyor: Edebiyat, profesyonellerin korunaklı alanı mı olmalı, yoksa iyi okurların da söz hakkı var mı
Parker'ın anlattıkları, jüri olmanın ağır bir iş olduğunu gösteriyor. Öyle ki kısa listeyi belirlemek için kitapları yeniden okuduğunda bambaşka yüzleriyle karşılaştığını söylüyor: "İkinci okumada kitaplar sanki karanlık bir odadan çıkmış gibiydi. Hızla okurken kaçırdığım katmanları gördüm." Yine de tüm bu adanmışlık, bir oyuncunun edebi uzmanlık eksiğini telafi eder mi Brockes'in endişesi tam da bu. Ona göre edebiyat, ünlülerin ışığıyla değil, eleştirinin ciddiyetiyle ilerlemeli. Ancak Parker'ın performansı, ünlü olmanın otomatik olarak yüzeysellik anlamına gelmediğini de kanıtlıyor. Parker çoğu kez şöhretinin yük olduğunu, metroda kitap kapağını saklama gereği duyduğunu söylüyor. Sonuçta mesele Sarah Jessica Parker değil mesele edebiyata dışarıdan gelen seslerin sınırı. Belki de Booker Ödülü jürisinin ideal yapısı, hem uzmanları hem de iyi okurları bir araya getiren karma bir model olmalı. Ya da Sarah Jessica Parker'ın şöhretinin Booker'ın tanıtımı için ne kadar etkili olduğunu görenler belki de her edebiyat jürisine ünlüleri almaya başlar. Şaşırır mıyız Hayır.

4