Çağlayan'ın yeni AR projesi, NY Times listesinin zirvesinde

Moda, sanat ve teknoloji kesişiminde 30 yıldır öncü olan Hüseyin Çağlayan, şimdi bir kez daha yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir projeyle dünya gündeminde.

Artırılmış gerçeklik (AR) odaklı yeni sosyal platform ZOME ile birlikte hayata geçirdiği "ZOME x Hussein Chalayan Airport Capsules" projesi, New York Times T Magazine tarafından "Dünyada ve ötesinde kültürü şekillendiren 30 projeden biri" olarak seçildi ve listede 2. sırada yer aldı.

Listede yer alan diğer önemli projeler arasında Londra'daki V&A East Müzesi'nin açılışı, tasarım dehası Jony Ive'ın British Museum yönetim kuruluna katılması ve Tokyo'da sürdürülebilir kentsel dönüşüm girişimleri bulunuyor.

Bu projeler, çağımızın kültürel yönelimlerini ve yaratıcı anlatım biçimlerini yeniden tanımlıyor.

Çağlayan'ın projesi zaman, mekân ve kimlik kavramlarını dijital düzlemde yeniden yazıyor.

ZOME platformu ile hayata geçirilen proje, 700'den fazla uluslararası havaalanında konumlandırılmış, artırılmış gerçeklik teknolojisiyle erişilebilen "Airport Capsules" adlı özel içeriklerden oluşuyor.

Kullanıcılar, telefonlarını veya Apple Vision Pro gibi cihazları kullanarak havaalanlarında bu dijital kapsülleri keşfedebiliyor.

Her bir kapsülde, Hüseyin Çağlayan'a ait özel video, yazı ve görsel içerikler yer alıyor.

Ancak projenin en çarpıcı kısmı, kullanıcıların sadece telefonlarını Ay'a doğru çevirerek erişebileceği Celestial Capsule (Göksel Kapsül).

Bu kapsül, gerçek zamanlı olarak Ay'ın yörüngesini takip ediyor ve içerikler yalnızca bu doğrultuda görülebiliyor.

Böylece sanat, ilk defa bu ölçekte bir zaman ve uzay ilişkisini sorguluyor.

Proje, Fransız antropolog Marc Auge'nin 1995 yılında ortaya attığı non-place (yersizlik) kavramını merkeze alıyor. Havaalanları, otel lobileri gibi geçici mekanlar insanları anonimleştirirken, ZOME sayesinde bu alanlar dijital içeriklerle anlam kazanıyor.

Çağlayan, daha önce 2003 Sonbahar-kış koleksiyonunda da bu temayı "Place/Non-Place" başlığıyla işlemişti.

Şimdi ise bu kavramsal altyapıyı teknolojiyle buluşturarak, 'yersiz' mekânları kişisel ve kültürel anlatımlarla dönüştürüyor.