UnutulanUnutturulan Farzlar Faizin Haram, Zekâtın Farz Oluşu

Günümüz İslâm cemiyetinde unutulanunutturulan farzlar o kadar çok ki, insan bunları hatırladıkça tüyleri ürperiyor, dehşete kapılıyor. Biz Müslümanlar nasıl bu hale geldik Nasıl şeytanın oyuncağı olduk Faiz, "ekberü'l kebâir" günahlardandır. Yani tıpkı Allah'a şirk koşmak, adam öldürmek gibi büyük günahların da büyüğüdür. İnsanı cehennemlik yapan fiillerdendir. Faizin haramiyeti kitapla (Kur'an-ı Kerim'le), sünnetle (hadis-i şeriflerle) sabittir. Konuya ilgi duyanlar; Bakara Suresi 188, 275, 276, 278, 279; Al-i İmran 130; Nisa 29, 30, 31, 161 Rum 39 ayet-i kerimelere bakabilirler. Bakara Suresi'nin 279. ayet-i kerimesinde faiz alanlar ve faizle iş yapanlar "Allah'a ve Resulüne harp açmış kişiler" olarak tavsif edilmektedir. Bu ayet-i kerimeye mealen bakalım: "Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından ilan edilmiş bir harp ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin. Eğer tevbe edip faizcilikten vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmezsiniz ve haksızlık da edilmezsiniz." pushfn('ads'); Faizin haramiyeti ve nasıl şenî bir fiil olduğuyla ilgili pek çok hadis vardır. Bunlardan birine bakalım: Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: "Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): 'Faiz yetmiş üç baptır. Onların günah cihetinden en hafifi, kişinin annesi ile zina etmesi gibidir. Bilin ki, faizin en şiddetlisi Müslüman kişinin ırzıdır!' buyurdu." (Hâkim 2259, İbni Mace 2274, İbnu'l-Carud 647, Albânî Cami) İslâmiyet faizi yasaklamışken, Batı toplumu faizi temel esas yapmış ve faizcilikle geçinmeyi şiar edinmişlerdir. Bu ise aslında sosyal hayatta, ihtilâli, fesadı ve anarşiyi netice veren fiillerdendir. İslâmiyet ise her türlü fesadı önleyici tedbirleri almıştır. Bunlardan biri faizin yasak edilmesi, diğeri de huzurun kapısını aralayan zekâtın farz kılınmasıdır. Bakınız Bediüzzaman Hazretleri bu konuyu nasıl ifade ediyor: "Bütün ihtilâl ve fesadın asıl madenî ve bütün ahlâk-ı rezîlenin muharrik ve menbâı tek iki kelimedir: Birinci kelime: 'Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne.' İkinci kelime: 'İstirahatim için zahmet çek, sen çalış, ben yiyeyim.' pushfn('ads'); Birinci kelimenin ırkını kesecek tek bir devâsı var ki. O da vücûb-u zekâttır (zekâtın farz oluşudur). İkinci kelimenin devası, hurmet-i ribâdır (faizin yasak edilmesidir). Adalet-i Kur'ân'iye, âlem kapısında durup, ribâya, 'Yasaktır, girmeye hakkın yoktur' der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müthişini yemeden, dinlemeli!" (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri, s. 456) Bediüzzaman'ın burada bahsettiği "sille" İkinci Dünya Savaşı'dır. Daha dehşetlisi gözler önündedir. Dünyadaki ekonomik krizler insanlığa ders vermiyorsa, her türlü tokadı hak etmiş demektir. Haydi diyelim,