Hoca Abi

Rabbimin lütfu çocukluktan beri İslâm âlimlerini çok severim. Âlimlerimizi her dâim rahmetle yâd eder, ruhlarına fatihalar, Yasin-i Şerifler hediye eder, hatimlerde isimlerini zikrederim. Başta iki itikadî (İmam Maturidî ve İmam Eş'ari) ve dört amelî mezheb imamları (İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Şafiî, İmam Ahmed bin Hanbel, İmam Mâlik) olmak üzere müçtehidlerimiz, müceddidlerimiz, Şah-ı Nakşibendi, Şah-ı Geylanî, İmam-ı Rabbânî, İmam-ı Gazâlî, Bediüzzaman ve daha nice büyüklerimiz Rabbim onlardan râzı olsun. Onlar, ya İslâm binasının inşâında vazife yapmış ya da İslâm kal'asına yapılan hücumları eserleriyle, ilmî çalışmalarıyla durdurmuşlardır. Rabbim lütfetti, 1993 yılının başlarında işte o İslâm âlimi büyüklerimizin yolunu tâkip eden değerli bir ilim ehli ile tanıştık. Yakınları kendisine "Hoca Abi" diye hitap ediyordu, biz de öyle hitap ettik. Molla Muhammed Doğan Hocamın tefsir, hadis, fıkıh derslerini tâkip etmeye başladık. Yaklaşık 30 yıl olmuş. Bu derslerden çokça istifade ettik. İlk başlarda Hoca ağabeyimizi, fakülteden hocam Ömer Faruk Akün'e benzetirdim. O da kendi sahasında bir derya idi. Ancak eser vermemişti. Tanıştığımız sırada Hoca Abi'nin de eseri yoktu. Görünen eserleri, talebeleri idi. İlim tedrisatını tamamlayıp icazet aldığından beri talebe yetiştirme faaliyetine aralıksız devam etmekteydi. Yaptığı dersler ise bantlara kaydediliyor, not alınıyordu. Elhamdülillah, o geniş ilim yok olmadı, kitaplar peş peşe yayınlanmaya başladı: Yasin Sûresi'nin Tefsiri (3 cilt), Rahman Sûresi'nin Tefsiri, Bediüzzaman'ın Birinci Dünya Savaşı esnasında gönüllü alay kumandanı iken telif etmiş olduğu Arabî İşaratü'l-İ'caz tefsirinin 7 ciltlik meâli ve şerhi, Risale-i Nur eserlerine yapılan şerhler Böyle böyle 70 küsur eseri yayınlandı. Hoca ağabeyimizin gâyesi, Bediüzzaman Hazretleri ve nice ulema gibi bu ümmetin ve bu vatanda yaşayan Müslümanların imanlarının kurtulmasına vesile olmaktı. FETÖ'nün en şaşaalı günleriydi. Eli, kolu uzundu. Önüne çıkanları bir kumpasla tasfiye ediyordu. İşte bunu bile bile Hoca Abi bu örgütün tahribatlarını tamir edecek, onların oyunlarını bozacak eserleri peş peşe neşretti. Tesettürle, zekâtla, cihatla ilgili eserleri, dinlerarası diyalog ve hoşgörü safsatasını çürüten eserleri FETÖ'nün uykularını kaçırdı. Sonunda bir kumpasta Hoca Abi ve tanıdıkları bazı isimler hapse konuldu. Hoca ağabeyimizin başta göz olmak üzere pek çok sağlık problemi vardı. O örgüt ise acımasızdı. Sonunda Kader-i İlâhi'nin takdiri, o örgütün kurdukları bütün tuzaklar ayaklarına dolaşmaya başladı. Bilhassa 17-25 Aralık operasyonundan sonra iktidar mensupları da tehlikenin büyüklüğünün farkına vardılar. Ancak bu, öylesine bir örgüttü ki yıllarca karda yürümüş, izini belli etmemişti. Devletin elindeki tek delil Tahşiye Yayınevi'ne ve Hoca Abi'ye kurulan kumpastı. İşte orada açık vermişlerdi. Devlet de o açıktan hareketle bu örgütün ipini çekti. Hoca Abi ve diğer mağdurlar tahliye