Zaman durunca çıkan gerçekler

Tüm ligler için bir klasiktir. Ekim ayında gelen milli takım arasıyla birlikte her kulüp kenara çekilip ilk öz eleştirisini yapar. Sezon planları gözden geçirilir, kimi teknik direktörüyle yollarını ayırır, kimi sakatlarını döndürmek için sıkı bir hazırlık yapar. Dengeler şekillenmeye başlamış, kadrolar ve oyunlar çıplaklığını ortaya koymuşken, aslında batı cephesinde pek de yeni bir şey yok. İstikrar kelimesinin birkaç beden büyük geldiği ligimizde beş teknik adam ilk 8 haftada adadan elendi bile. Bunların arasında en çarpıcı olan hiç şüphesiz Mourinho idi.

Bu sezona da "O sene bu sene" diye başlayan Fenerbahçe, önce hocasını, sonra yönetimini değiştirip, yeni bir sorunlar yumağının içinde kendini buldu. Tedesco doğru teknik adam mı, bu kadro ligin en iyi kadrosu mu, bu takımın sistemi ne olmalı gibi birçok sorunun zihinlerde yankılandığı ilk periyotta, doğru cevapları kimse bilmiyor. Şimdiden lider Galatasaray ile 6 puan fark olması, her ne kadar matematik bilimi göz önünde bulundurulduğunda sezon sonuna bir ışık tutmasa da, sarı-lacivertlilerin saha içi organizasyonu pek de umut vadetmiyor.

Laptop hocaları sınıfına giren Tedesco'nun ne kadar dayanacağı, ara transfer döneminde yapılacak takviyelerin oyunu ne kadar değiştireceği muamma. Belki de en gerçekçi hedefin Avrupa'da başarı yakalamak olduğu Fenerbahçe, bu sezonu da şampiyon olamadan kapatırsa faturanın kesileceği tek makam, bu mirası bırakan eski yönetim olacaktır.

Şimdiden şampiyonluğun en kuvvetli adayı gözüken Galatasaray'da da işler karışık. Üç yıl üst üste kupadan sonra, lig hedefinden tatmin olmayan taraftarlar, görkemli Liverpool galibiyetinin devam filmlerini heyecanla bekliyor. Bu da Okan Buruk üzerinde ligde kazanma monotonluğunun baskısını yaratıyor. Hoca birçok kez lig şampiyonluğunun öneminin altını çizse de, taraftarlar için konu lig olduğunda bir alışkanlık ekonomisi söz konusu.

Rakibi domine etmese bile maçın temposunu yönettiği, gereken anlarda golü bulduğu, üç puanla biten maçlardan sonra bile bir eleştiri yapılacaksa bundan nasibini alan kişinin hep Okan Hoca olduğu sarı-kırmızılıların en büyük rakibi, belki de bu konfor alanı. Kazanmaya alışmış bir takımın aç kalmasını sağlamak, motivasyon aşınması riskini ortadan kaldırmak ve bunları yaparken Icardi ve Osimhen gibi yıldızları da küstürmeden verim almak hiç kolay değil.