Futbol tarihinin en büyük derbilerinden biri oynandı dün gece Kadıköy'de. Bu tür maçlar genelde sadece sahada oynanmaz; zihinde, cesarette, dayanıklılıkta oynanır. Derbide gördüğümüz şey tam da buydu. Skor 1-1, oyun vasat; ama ortaya çıkan tablo derbilerin ne kadar kırılgan, ne kadar ince dengelerle kurulu olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Haberin Devamı ›Fenerbahçe: Topa Sahip Oldu Ama Oyuna Hükmedemedi
Fenerbahçe'nin %56'lık topla oynama oranı, 15 şutu, uzun süreli baskısı… Topla oynama üstünlüğü var, ancak bu üstünlük, tehdit üretmeyen, rakibi tedirgin etmeyen bir üstünlüktü. 15 şutta sadece 2 isabet. Ceza sahasında kalabalıklaşamayan bir hücum anlayışı. Final toplarında yanlış pas tercihleri. Oyunun temposunu zirveye çıkaramayan bir pas kurgusu. Top genelde Fenerbahçe'deydi ama tehlike yoktu. Çünkü topa sahip olmak, oyuna hükmetmek değildi.
Galatasaray: Eksik Kadro, Tam Konsantrasyon
Galatasaray sahaya çıktığında sadece rakiple mücadele etmiyordu; kendi eksikleriyle de savaşıyordu. Jakobs, Singo sakat, Yunus Akgün hazır değil, Szalai, Eren Elmalı cezalı. Bu beş isim, Galatasaray'ın doğrudan ilk 11 oyuncuları. Bir derbiye dört savunma hattı oyuncusunu kaybetmiş şekilde çıkmak, yalnızca fiziksel değil, taktiksel olarak da yıkım etkisi yaratabilirdi. Galatasaray yıkılmak yerine kendisini yeniden organize etti. Bu maçta yaptıkları şey, eksiklerini saklamak değildi; eksiklerini kapatabilecek kadar doğru bir savunma aklıyla oynamaktı. Bek ve stoper hattındaki bu kayıplar nedeniyle konuk ekibin oyunu doğal olarak daha derinde, temkinli ve kontrollü şekillendi. Ve bu eksiklere rağmen; savunma çizgisini hemen hemen hiç bozmadılar. Merkezi daralttılar. Rakibin oyunu kanada yönlendirmelerine alan bırakmadılar. Kaymalar ve adam paylaşımını kusursuza yakın yaptılar. Galatasaray için bu derbi, "oynamaktan çok direnme" maçına dönüştü. Ve en önemlisi direndiler.
Haberin Devamı ›Bu Eksikler Galatasaray'ın Planını Nasıl Değiştirdi
Normal şartlarda Singo–Jakobs gibi atletik bekler, Galatasaray'a hem savunma hem çıkış opsiyonu kazandırırdı. Szalai ve Eren Elmalı ise; savunmayı öne çıkarma, pasla oyun başlatma, genişlik yaratma gibi görevlerde çok kritik rol oynuyor. Bu dört ismin yokluğunda Galatasaray'ın planı mecburen şöyle evrildi: Savunma çizgisi doğal olarak geriye çekildi. Risk almadan, kompakt bir alan savunmasıyla derin blok kurdular. Hücumda belki de en büyük eksik; genişlikti. Beklerin yokluğu, Galatasaray'ın çıkışlarını kısıtladı. Bu nedenle şut sayısı yalnızca 6'da kaldı. Oyun "kontrollü savun doğru anı bulunca hücum et" olarak şekillendi. Az şut ama isabetli, az pozisyon ama doğru koşular…

10