Gençler nasıl evlensin bu koşullarda!

Geçtiğimiz yıl "Emekliler Yılı" idi malum.. En düşük emekli maaşıyla geçinmek zorunda bırakılan milyonların, asgari ücretin bile hayli gerisinde aylıklara talim ettikleri bir atmosferde hayli manidar bir karardı bu. Böyle bir ilana sahne olan 2024, milyonlarca emekli için hiç de vaat edildiği gibi geçmedi oysa..

Artık çalışmak yerine dinlenmek ve hayatının geri kalanını çalışırken elde ettiği (artık bu da giderek zorlaşmakta) birikimleriyle daha rahat ve kaygısız geçirmesi gereken insanlar, emekli aylıklarıyla en temel insani gereksinimleri bile, ki bunların başında da barınma geliyor, karşılayamaz haldeler. Bundan dolayı da bir kısmı hala çalışmak zorunda kalıyor. Bu bile bir şeylerin hayli yanlış olduğunu ve bu insanların sayısının artması da gidişatın kötü yönde olduğunu gösteriyor.

40-50 liraya sunulan 3 çeşit yemekten (ki evde bu maliyete tek seçenek yemek bile çıkmıyor artık) yiyebilmek veya ucuz kıyma, ucuz gıda vs alabilmek için kuyruklara girmek zorunda kalan emekli manzaraları, mevcut aylıkların insani olmayan seviyelerini gösteriyor. Aynı zamanda emeklilik sisteminin yoksul ve yoksun insanlar üretmekten başka bir işe yaramadığına işaret ediyor.

Bu insanların herhangi bir sorunları veya sıkıntıları çözüme kavuşturulmadığı gibi birkaç sembolik uygulama (emekliye indirimli konaklama, otobüs bileti vs) söz konusu oldu. Emekliler Yılı'nda emekli vatandaşların hal-i pür melali, "geçinemeyen emekliler" sorunu olarak toplumsal sıkıntılar kervanına eklenmiş oldu.

Bu ironik ve manidar tesadüf bu sene de "Aile Yılı" ilan edilerek sürüyor. Emeklilerin halinin en önemli nedeni olan ekonomik koşulların her geçen yıl daha da kötüye gitmesi, elbette ki toplumun yapı taşı olarak nitelenen aileyi de canevinden vuruyor. Ekonomik zorluklar insanların canına tak ettikçe sabır ve hoşgörü de azalıyor, boşanmalar artıyor.

Aynı zamanda da evlenme niyetindeki gençleri evlilikten alıkoyuyor bu sorunlar. Bu meseleyi ekonomik koşulların mantıksız şekilde ağır olmasından ayrı sunmaya çalışmak ve sorunu sadece gençlerin şımarıklığı, zora gelemeyişi veya günü gün etme sevdası gibi şeylere indirgemek gerçeği örtbas edemez. Kötü ekonomi toplumdaki diğer mekanizmaları da er geç bozar.

2025'in Aile Yılı ilan edildiği Türkiye'de, 2024 yılı 1.48 ile Türkiye tarihinin en düşük doğurganlık hızına sahne oldu. 2014'te 2.19 iken 2015'te 2.16'ya, 2016'da 2.11'e, 2017'de 2.08'e, 2018'de 2.00'ye, 2019'da 1.89'a, 2020'de 1.77'ye, 2021'de 1.71'e, 2022'de 1.63'e, 2023'te de 1.51'e inen doğurganlık hızı, 2024'te de 1.48'e kadar geriledi. 2014'ten beri aralıksız olarak ve sürekli gerileyen doğurganlık hızı, böylelikle nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10'un da hayli altına inmiş oldu. Bundan ala kırmızı alarm mı olur