Baskın Basanındır

20 Aralık 2021'de dolarda gerçekleşen ve hakkında hayli spekülasyonların döndüğü şok düşüş, o ana kadar değeri düşük TL'den hareketle ihracat rekoru kıracağımızı ve cari fazla vererek büyüyeceğimizi söyleyen siyasi iktidarın politika(!) değiştirmesine neden oldu. Kur Korumalı Mevduat denen kerameti kendinden menkul bir sistem ortaya atıldı ve iddialara göre kamu bankalarının düzenli olarak döviz satarak baskıladıkları döviz kuru marifetiyle de bu sistem teşvik edilmeye çalışıldı. 20 Aralık akşamı doların birkaç saat içinde 18 liradan 11 liraya kadar gerilemesinin vatandaşın açıklanan sisteme ikna olduğu ve dövizini bozdurması neticesi gerçekleştiği söylendi. Vatandaş gece vakti ya nöbetçi dövizci buldu ya da internet üzerinden 3-5 liralık alım-satım marjını da göze alarak dövizini bozdurdu. Buna inanması beklendi toplumun. pushfn('ads'); Benzer bir durum yine yaşanıyor. Hiçbir olumsuz durumda sorumluluğu üzerine almayan siyasi iktidar, kendi yanlış ve hatalı ekonomi politikasının neticesi olan olumsuz sonuçlardan ötürü sorumluluk hissetmiyor ve enflasyon gibi bir sorunun birtakım günah keçilerinden kaynaklandığına inanmasını istiyor kamuoyunun. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, tam da bu mantaliteyle "Ülkede yoksulluk varmış gibi operasyon çekenlere biz de operasyon çekeceğiz" ifadelerini kullanıyor mesela. Bakan beye bakılırsa ülkede yoksulluk diye bir durum söz konusu değil ve bunu dillendirenler de "operasyon çekiyor"! Yani kendi yanlışta ısrar eden ve iktisat ilminde yeri olmayan dahiyane(!) ekonomi politikalarının neden olduğu enflasyon da başkalarından kaynaklanıyor demek Resmi verilere göre bile yüzde 55'e dayanan tüketici enflasyonu ve yüzde 100'ü aşan üretici enflasyonunda uygulanan ekonomi politikalarının hiçbir dahli yok yani Birkaç yıl önce soğan ve patates fiyatları çok yükseldiğinde depolara baskınlar yapılmıştı.. O zamanki günah keçisi depoculardı, ki lisanslı depoculuk diye bir sektör var ve hükümet de bu sektöre yatırımları bizzat teşvik ediyor. Buna rağmen, sırf kamuoyuna "sorumlusu biz değiliz" demek için olsa gerek, depo baskınları yapıldı. Meğer o gün yaşananlar bugünlerin fragmanıymış.. pushfn('ads'); Soğan patatesle başlayan süreç bugün neredeyse tüm ürünlere yayıldı. Ucuz ekmek kuyrukları nedeniyle fırınlara baskın yapılmadı ama ayçiçek yağı kuyrukları nedeniyle market depolarına "üst düzey" baskınlar gerçekleştirildi. Birçok ilde "valilerin riyasetinde" depo baskınları yapıldı, ki valilerin zabıta misali sahada denetime çıkmasını da gördük. Yani ilgili bakanlıkların denetim elemanları veya belediyelerin zabıtaları yok veya yetersiz kalıyor demek ki, valiler de denetime çıkmak zorunda kalıyor! Birkaç marketin deposunda yağ bulunması üzerinden anında "stokçuluk yapıyorlar" havası estirildi, ki böyle bir şey varsa kamuoyu gereken cezanın fazlasıyla kesilmesini bekler. Şayet durum bunun dışında ise de o zaman günah keçisi veya bir fail aramak yerine meselenin gerçek çözümüne kafa yormak gerekir. Gerçi ekonomiyi idare edenlerin,