Mertens de olmasa

Altı yıl önce Temmuz sıcağında donup kalmıştı Galatasaray. Sıradan bir ligden gelen sıradan bir takım, Galatasaray'ı elemişti. Sarı- Kırmızılılar İsveç'in Östersunds'unu ve takımlar ideal kadrolarını, oyunlarını bulmadan oynanan sezon öncesi maçlarının risklerini hiç unutmadı.Zalgiris de böyle bir takımdı. 225 milyon euro ile tarihinin en pahalı kadrosunu kuran Galatasaray'ın karşısında 8 milyon euro değeri olan bir ekip, korkmadan karşısındaki deve meydan okuyordu. Teknik direktörleri Cheburin ilk maçta olduğu gibi savunmaya duvar ördü, uzun toplarla da rakibinin arkasına hızlı oyuncularını sokmaya çalıştı. (adsbygoogle window.adsbygoogle || ).push({}); Galatasaray basit oynayan ancak savunmayı çok iyi yapan rakibi tanıyordu. Okan Buruk'un elinde ise bu sert duvarı yıkacak ya da aşacak silahları yoktu. Galatasaray'ı geçen sezon farklı kılan İcardi ve Torreira'nın yanı sıra son anda kadrodan çıkarılan Zaniolo'nun da yokluğu Cimbom'un hücum gücünü önemli ölçüde azaltmıştı. Henüz hazır olmayan Bakambu'nun yerine ilk 11'e alınan Halil Dervişoğlu kapalı savunmaları aşacak bir forvet değildi ve ilk 45 dakika sonunda oyundan alındı.Golcüsüz Aslan'ı rahatlatan gol ise takımın bir diğer yıldızı Mertens'ten geldi. Belçikalı futbolcunun uzaktan çektiği şut, geçilmesi zor Litvanya savunmasını gafil avladı.Galatasaray maçın ikinci yarısında da tempo sorunu çekti. Sıcak ve nemli havanın yorduğu futbolcular, sezon başı olmasının getirdiği temposuzlukla birlikte rakibi bozacak baskıyı bir türlü