Fener'in ışığı nasıl

Savaşı yaşayan bir ülkenin, kendi stadında maç oynayamayan ekibi Dinamo Kiev. Onlara her yer deplasman. Üstelik kadro sıkıntısı çekiyor, yabancı futbolcusu yok gibi, sadece öz kaynaklardan beslenebiliyor. Ancak kendisine yarışmacı yapan önemli bir avantajı var: Mircea Lucescu. Rumen teknik adam, o kadar uzun süredir Ukrayna futbolunun içinde ki, yabancısı kalmasa bile Ukraynalı futbolcularla bir iddia ortaya koyabiliyor. Dün de biraz öyle oldu. Geçmişin görkemli kadrolarından yoksun Dinamo Kiev, akılcı bir oyunla önce Fenerbahçe'yi durdurmayı, ardından kontrataklarla golü bulmayı düşünerek oynadı. Türkiye ligini ve Fenerbahçe'yi yakından takip etmesinin avantajıyla Sarı-Lacivertlileri ilk yarıda kilitledi. Valencia'nın kafa vuruşu dışında Fenerbahçe'nin çift forvetine pozisyona girme izni vermedi. Kiev açısından tek sorun Ferdi ve Rossi ile etkili olan Fenerbahçe sok kanadıydı ama bu oyuncuların içeri girmek yerine uzun pas ve ortalarla topu santrforlara ulaştırmaya çalışması Ukrayna ekibini kısmen rahatlattı. İkinci yarıda Fenerbahçe'nin oyuncu değişikliklerine karşılık veremeyince güç dengesi bozuldu ve kalan süre Kiev için sıkıntılı geçti.Jorge Jesus, sahaya İsmail Kartal'ın kadrosundan 9 isimle çıktı. Yeni transferlerden Arao ve King'e forma verdi. İlk resmi maç üzerinden analiz yapmak doğru olmaz ama bu aşçının da aynı malzemeyle farklı yemek yapamayacağının işaretleri vardı. Valencia'nın yanına King'i koyup orta sahanın göbeğinde de Arao ve İsmail Yüksek'i tercih etti. Ancak Arao'nun henüz takımı tanımaması, hocanın çok güvendiği anlaşılan İsmail Yüksek'in çok fazla yana oynaması, belirleyici paslar atamaması Fenerbahçe forvetlerini çölde bir damla suya muhtaç kalan seyyahlar gibi pasa hasret bıraktı. Bunda sağ çizgide oynayan İrfan Can'ın ön plana çıkamamasının da etkisi vardı. Jesus'un oyuna müdahalesi tarzı ile ilgili ip uçları verecekti. Portekizli teknik adam sistemini, 4-4-2'yi bozmadı. İkinci yarıya Serdar Aziz- Tisserand değişikliği ile başlamıştı. 65.