Buruk'a ne oldu

Galatasaray kazanıyor, ancak bu galibiyetlerin mimarı ne yazık ki kenar yönetimi değil. Sahada sergilenen dağınık, temposuz ve plansız futbolun faturası doğrudan Teknik Direktör Okan Buruk'a ve onun anlaşılamayan tercihlerine çıkıyor.

Alanya'da kazanılan üç puan, Buruk'un taktiksel dehasının bir ürünü olmaktan çok, bireysel yeteneklerin takımı ipten almasıyla geldi. Bu durum, özellikle yaklaşan zorlu Liverpool maçı öncesi endişeleri de arttırdı.

Okan Buruk'un maça başlangıç kadrosu, başlı başına bir sorgulama konusu. "Oyuncuyu kazanmak" gibi iyi niyetli bir düşünceyle Sane'ye formayı teslim etmesi, takıma pahalıya patlayan bir kumar oldu. Icardi'nin arkasında oynayan Sane, maç boyunca ne bir atak olgunlaştırabildi ne de final pası verebildi. Sahada adeta bir hayalet gibi dolaşırken, Buruk'un bu performansa 75 dakika boyunca tahammül etmesi ise affedilir gibi değildi.

Sane'nin etkisizliği bir yana, takımın en istikrarlı isimlerinden Sallai'yi alıştığı sağ bek mevkisinden koparıp sağ kanada çekmek, oyuncunun verimini düşürmekten başka bir işe yaramadı. Bu, eldeki silahları doğru kullanamamanın bir örneğiydi.

Maç içindeki müdahaleleri de ne yazık ki sınıfta kaldı. İkinci yarıda denenen üçlü savunma hamlesi, takımın oyununa pozitif bir etki yapmadı; aksine, savunma dengesini daha da sarstı. Alanyaspor'un geliştirdiği olgun ataklar karşısında takım zor anlar yaşadı.

Ancak en ilginç olanı, Buruk'un değişikliklerdeki öncelikleriydi. Sahada basmadık yer bırakmayan Icardi tek başına savaşırken, ona destek olması gereken ve dakikalardır dökülen Sane ısrarla oyunda tutuldu. Sonunda dayanamayıp onu kenara aldığında ise yerine yaptığı Metehan tercihi, takımın hücum gücünü artırmaktan uzak, şaşırtıcı bir hamle olarak kayıtlara geçti.