"Attack" futbolu

Fenerbahçe ile Austria Wien arasında sıklet farkı vardı. Jesus kadrolar arasındaki bu farka ve ilk maçtaki skora güvenerek kadroda ciddi bir revizyona gitti. İlk yarıdaki bu yedek kulübe takviyeli Fenerbahçe, ligde 13 gol atan Fenerbahçe'yi aratan bir performans gösterdi. Oyun kurgusu, hücum organizasyonları sırıttı ancak rakibin zayıflığı bu kadroyu da gollerle buluşturdu. Maçın kaleyi bulan ilk şutunda tabela değişti. Tabi İsmail Yüksek'in şutunda rakibe çarpıp yükselen topun kaleciyi avlamasının da büyük payı vardı. İlk yarının sonlarına doğru da korner atışında arka direkte İrfan Can'ın kafa şutu tabelayı ikinci kez değiştiren hamleydi. Kulübeden gelip Serdar Dursun'la çift santrfor oynatılan İrfan Can'ın ilk 11'de kalıcı olacak performansa ulaştığı da pek söylenemezdi. Sarı-Lacivertliler açısından ikinci yarı da biraz antrenman maçı kıvamındaydı. Kolay rakibi karşısında kendini sıkmadan oynuyordu. Seyirci zaten ilk golden sonra maç bitti gözüyle bakıp müsabakayı bırakmış, ezeli rakiplerine göndermelere başlamıştı. Jesus da taraftar gibi maçta değildi. Etkisiz forvet hattını, verimsiz orta sahayı izliyor, kulübede oturan Arda, Emre gibi isimleri bir türlü hatırlamıyordu. Sonunda taraftar da bu heyecandan ve kaliteden uzak kadrodan sıkıldı, Arda'nın varlığını tezahüratlarla Jesus'a hatırlattı. Oyunun en güzel hareketi, fazla koşmayan ama top ayağına geldiğinde verdiği paslarla