100 gol olur mu

Beşiktaş sezonun ilk maçında hücum sistemini oturtamamıştı. Weghorst ileride basıyor, kaleciye bile pres yapıyor ama takım ona ayak uyduramıyor, forvet hattı 20-25 metre geride kalıyordu. Haftalar ilerledikçe takım uyumu arttı. Siyah-Beyazlılar modern futbolun temsilcisi olan hareketli santrforuna ayak uydurunca da gole ulaşmada sıkıntı yaşamamaya başladı. Hollandalı'nın arkasındaki N'Koudou- Dele Alli- Muleka üçlüsü ligin en etkili hücum hattına dönüştü.Buna karşın Beşiktaş'ın bir de zayıf yönü vardı. Hücum varyasyonları için uygun tercihler olan Gedson Fernandes Salih Uçan ön libero ikilisi, orta sahanın kontrolü konusunda yetersiz kalıyordu. Bu sorun özellikle top rakibe geçtiğinde daha çok gün yüzüne çıkıyordu. Ayrıca Beşiktaş savunmasının göbeği de ekibin yumuşak karnıydı. Ankaragücü de bunu görmüştü, iki yan ortada topu Beridze ile buluşturdu, Gürcü futbolcu da kolayca buluştuğu topları şık vuruşlarla ağlara yolladı. Tabii burada şunu da sormak gerekiyor, kalede Emre Bilgin değil de Ersin olsaydı o goller yenir miydi Ismael, 18 yaşındaki Emre'yi kazanmak için yanlış maç seçmiş olamaz mı Bu tür "tecrübe kazanma" maçlarının iç sahada ve nispeten kolay maçlarda denenmesi gerekmez miBeşiktaş iç sahada başka, dış sahada başka oynuyor. Deplasman maçlarında bir oyun bütünlüğü yok, tempo sorunu da ciddi bir soruna dönüşüyor. Dünkü gibi beklerin oyuna etkisi az olunca, savunmayı geriden yöneten kaleci deneyimsiz olunca, orta alanda üstünlük kurulamayınca Beşiktaş havasını bulamıyor. Gösterişli hücum hattı da etkinliğini tam olarak sahaya yansıtamıyor. Dün üç puan, N'Koudou'nun