Bu yaz, hepimizi fena çarptı. Türkiye'nin dört bir yanında termometreler 40 derecenin üstünü gösterirken, gölgede bile nefes almak zorlaştı. Klimasız evlerde durmak bir yana, dışarı çıkmak bile cesaret istiyor.
Meteorolojiye göre ağustos ayı da sıcak geçmeye devam edecek. Yani "kavruluyoruz" demek mecaz değil, artık gerçek. Ama işin kötüsü sadece bedenimiz değil, ruhumuz da bu sıcaktan nasibini alıyor. Peki ama neden Bu kadar sıcak hava gerçekten psikolojimizi etkiliyor mu, yoksa biz mi abartıyoruz Aslında cevap net. Sıcak hava, psikolojimizi çeşitli şekillerde etkileyebiliyor. Yüksek sıcaklıklar; halsizlik, sinirlilik, odaklanma güçlüğü ve genel bir huzursuzluk hissine yol açabiliyor. Vücut ısındıkça, zihin de yorgun düşüyor ve bu durum günlük hayatın kalitesini ciddi biçimde azaltabiliyor. Kısacası, sadece terlemiyoruz; duygusal olarak da tükeniyoruz.
Haberin DevamıSICAK HAVA DEPRESYONU TETİKLER Mİ
Mevsim normallerinin üzerinde seyir eden yüksek sıcaklıklar, genel ruh halimizi derinden etkileyebiliyor. Özellikle sinirlilik, uyuyamama, odaklanamama, mutsuzluk ve yorgunluk gibi belirtiler sıcak dönemlerde daha sık görülüyor. Çünkü sıcaklık arttıkça insanların tahammül eşiği düşüyor; küçük şeyler bile sinirleri altüst edebiliyor. Uykusuzluk ise bu zinciri besleyen en önemli halkalardan biri. Zihinsel yorgunluk arttıkça motivasyon eksikliği ile birlikte kişiler, sosyal hayattan geri çekilmeye başlıyor. Bu da zamanla depresyon belirtilerine zemin hazırlayabiliyor. Elbette her bireyin sıcakla başa çıkma şekli farklıdır ama genel olarak sıcak dönemlerde insanların psikolojik olarak daha kırılgan hale geldiği gözlemleniyor. Kısacası, hava ne kadar ısınırsa, ruh hali de o kadar dengesizleşebiliyor.
SICAK HAVA, BOZULAN UYKU, YIPRANAN ZİHİN
Sıcak havaların en yaygın ve yıpratıcı etkilerinden biri uyku düzenini bozmasıdır. Uykuya geçiş için vücut ısısının doğal olarak düşmesi gerekir ancak gece boyunca havanın serinlememesi bu süreci sekteye uğratır. Özellikle REM uykusu dediğimiz derin uyku evresi sıcaklık değişimlerinden en çok etkilenen evrelerden biridir. Vücut yeterince dinlenemediğinde, kortizol adı verilen stres hormonu daha fazla salgılanır. Bu da kişinin sabahları yorgun, gergin ve huzursuz uyanmasına neden olur. Uykusuzluk zihinsel performansı da düşürür; dikkat süresi kısalır, karar alma yetisi zayıflar ve duygusal regülasyon zorlaşır. Bu nedenle kişi en küçük aksaklıkta bile öfke patlamaları yaşayabilir veya motivasyonunu hızla kaybedebilir. Giderek artan zihinsel yorgunluk, sosyal ilişkilerden işe kadar hayatın her alanını etkiler. Kalitesiz uyku ve yüksek sıcaklık bir araya geldiğinde ise bu etkiler katlanarak büyür. Sonuç; beden dinlenmediği gibi zihin de hiçbir zaman tam olarak toparlanamaz.
Haberin DevamıYAZIN GETİRDİĞİ YALNIZLIĞA TESLİM OLMAYIN!
Yaz depresyonu yaşayan birçok kişi, kendini sosyal hayattan çekme eğilimindedir. Özellikle herkesin dışarıda eğlendiği, tatile çıktığı bu dönemlerde içe dönmek daha da belirginleşebilir. Oysa sosyal bağların korunması, ruh sağlığı açısından oldukça kritiktir. Aileyle geçirilen kaliteli zaman, yakın arkadaşlarla yapılan kısa bir kahve sohbeti ya da sadece anlaşılabildiğini hissettiren bir telefon konuşması bile moral üzerinde olumlu etkiler yaratır. Ayrıca bu süreçte sizi anlayabilecek destek gruplarıyla bağlantıya geçmek de işe yarayabilir. Bazen sadece "ben de böyle hissediyorum" diyen birini duymak, insanın kendini yalnız hissetmesini engeller. Günlük koşuşturma içinde kendine zaman ayırmak, ruhsal dayanıklılığı artırır. Meditasyon, nefes egzersizi ya da sadece sessiz bir ortamda 15 dakika kalmak bile stres seviyesini düşürebilir. Yaz, her zaman hareketli olmak zorunda değildir. Sakinlik de bir tercih olabilir ama yalnızlıkla karıştırmamak şartıyla.