Neydi ne oldu!

Tarihten gelen kültürel bir mirasın aslına uygun yapılmamasının bir sorumluluğu olmalı. Medya da bu yenileme çalışmalarının takipçisi olmalıYıllardır yazıyoruz ama nafile. Türkiye'de daha kaç tarihi yapı "restorasyon" adı altında deforme edilecek bilemiyorum. Ama istikrarlı bir biçimde tarihi eserlerimiz yok ediliyor. Mermerle kaplanacak yere beton döküyorlar. Tarihi kapıları onarmak yerine otomatik kapı takıyorlar. Tavanları camlarla çeviriyorlar; dörtgen, sekizgen yapıları bozuyorlar. Oymalı sütunları kazıyorlar. Estetik kaygıları da yok. Tamamen kendi kafalarına göre takılıyorlar. Yani aslına uygun olmayan o kadar çok "restorasyon" çalışması var ki, hangisini yazarsanız yazın, sonucu değiştiremiyorsunuz.Medyada restorasyon haberleri artık yorum ve araştırmayı da gerekli kılıyor. Tarihten gelen kültürel bir mirasın aslına uygun yapılmamasının gerek ilgili bakanlıklar gerekse restorasyonu gerçekleştiren firmalar bakımından da bir sorumluluğu olmalı. Kınamak ya da eserin ne hale geldiğini yazmak yetmiyor. Tarihi ve kültürel dokuyu bozan bu restorasyon çalışmalarını hangi firmaların üstlendiğini, hangi koşullarda, hangi şartlarla ihale edildiğini de araştırmamız gerekiyor. Restorasyon çalışmaları sırasında üniversitelerden ve meslek örgütlerinden ya da konunun uzmanı akademisyenlerden, tarihçilerden görüş alınıp alınmadığını daBunlar yapılmadığı gibi, medya kamuoyunu sadece bir restorasyon kararı çıktığında, iki restorasyon bittiğinde bilgilendirmekle yetiniyor. Oysa medya bu yenileme çalışmalarının da takipçisi olmalı. Restore edilecek tarihi bir binanın hangi kıstaslara göre yapıldığını ya da neyin yapılmadığını önceden bilmesi, kamuoyunu ve de ilgili kurumları uyarması gerekir. Fakat medya her şey olup bittikten sonra haberciliğini konuşturduğu için geçtiğimiz günlerde bir tarihi eserimizi daha kaybettik.Muğla Datça'da tarihi Çeşmeköy Camii'nin restorasyonu bu kaybın ne büyüklükte olduğunu gösterecek mahiyette. Tarihi yapının özgün hali ile hiç benzemeyen restorasyon fotoğraflarını "NeydiNe Oldu" başlığıyla paylaşan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'ün "Tarihi Çeşmeköy Camii'nin restorasyon çalışmalarını tamamladık. Kültürel mirasımızı koruyup, gelecek nesillere aktarmaya devam edeceğiz" ifadeleri ise şaka gibi!var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6774956;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6774956;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcuraneydi-ne-oldu-6774956' });Sadece fotoğraflara bakarak söz konusu restorasyonun, Türkiye'nin de imzacısı olduğu Uluslararası Restorasyon ve Koruma Teknikleri Bildirgesi Venedik Tüzüğü'ne ne kadar aykırı olduğunu anlamak mümkün. Tüzük kütle ve renk ilişkilerini değiştirecek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye ya da değiştirmeye izin vermiyor çünkü. Tüzüğe göre, "Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, kültür varlığının estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ile güvenilir