Türkiye'nin koskoca ana muhalefet partisi CHP aynı anda hem trajedi hem de komediyi bir anda oynuyor ve yaşıyor. Rezillikleri izlerken üzüldüm.
CHP'yi bu hale maalesef CHP düşürdü.
İki CHP var şu anda. Biri doğuştan CHP'li olanlar diğeri ise sonradan görme CHP'liler. Kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması ve partinin başına geçmesi kesin gibiydi. Zira partideki delegelerin çoğunluğu yanındaydı. Ancak Ak Parti'ye gidip kabul edilmeyince CHP'ye giden diğer grubun temsilcisi Belediye Başkanı'ydı.
Kaynakları delegelere nüfuz etmeye kaydırınca ortaya bu korkunç ve rezil tablo çıktı. İtirafçıların hepsi CHP'liydi. Suç duyurusunda bulunanlar da. Savcılığa başvurup bu kurultayı iptal edin diyenler, rüşvet iddialarını 7 kat göklere çıkaranlar hatta "Kemal Bey'e oy vermeyelim diye bize pavyonda rüşvet verildi" diye çığlık atanlar da CHP'liydi.
Balya balya paraları ifşa edenler, "Evler, cep telefonları su gibi dağıtıldı" diye bağıranlar da CHP'liydi. Seçimi bu şartlar altında kaybeden ve Kemal Bey'i destekleyenler gidip CHP Genel Merkezi'ni işgal etmedi. "Özgür Özel şaibeyle kazandı, onu buraya sokmayız" diye parti koridorlarına masa sandalye ile yığınak yapmadı.
Kapı önlerinde birikip yuhalamadı. Doğru yolu seçip, gittiler hukuk yoluna başvurup mahkemede dava açtılar. 17 yaşından itibaren partide çalışmaya başlayan babadan CHP'li Gürsel Tekin'i izledim CHP İstanbul İl Başkanlığı'na girerken. "Davayı açanlar CHP'li, dava edilenler CHP'li" diyordu.
Onu içeri sokmamak için operasyon düzenleyenler de CHP'liydi. "Baba ocağına geldim" diyenin kafasına pet şişe fırlatanlar da... "Hain" diye bağırıp hakaretler yağdıranlar da... Yuhalayanlar da. İki CHP birbirini yiyordu. "Eşlerimiz, çocuklarımıza kadar arayıp tehdit ettiler. Hatta köydeki ablamı bile" diyen babadan CHP'li Gürsel Tekin'di. Köydeki ablaya kadar tehdit eden de aynı partidendi.
CHP'li, İl binasına girmeye çalışan partilisini mal varlığı ile vuracak, yolsuzlukla suçlayacak kadar savaşı büyütmüştü. CHP binasına girmeye çalışan da onu oraya sokmamak için direnen de aynı rozeti taşıyordu. CHP'lileri, CHP'lilerden korumak için tam 5 bin polis ter döküyordu. Ve daha garibi yeryüzünde ilk defa CHP'liler bir başka CHP'liye şeytanın bile aklına gelmeyecek muazzam bir operasyon çekiyordu.
Gürsel Tekin İl Binasına girdiği anda düğmeye basıyorlardı. Dünya tarihinde ilk defa bir parti binası, aynı parti üyeleri tarafından kendilerinden olan birine karşı adeta kaçırılıyordu. CHP'nin yeni il başkanı olarak binaya giren Gürsel Tekin'e Ankara'daki CHP Genel Merkezi "Orayı feshettik.
Artık orası İstanbul değil Bahçelievler teşkilat binamız" diyordu. Yani "Senin oturacağın bir bina yok. Çık Bahçelievler teşkilat binamızdan" diyorlardı. Vay canına idi durumlar. Hatta Zihni Sinir bile böyle bir projeyi gündeme taşıyamazdı. Kimin aklına geldi bu fikir çok