Gücümüzü görenler

JOSEPH S. Nye, 2008 yılında 1700 uluslararası ilişkiler uzmanı arasında yapılan son yirmi yılın en etkili akademisyeni anketinde altıncı sırada yer aldı. ABD Savunma Bakan Yardımcılığı yaptı. Harvard Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Profesörü olarak görev yapıyor. Devletleri yönetenler onun kitaplarını su gibi okuyor, öngörülerini dikkatle takip ediyor. Hindistan'ın yılda yüzde 7.5'luk nüfus artışıyla yakında Çin'i de geçip dünyanın en büyük nüfusuna sahip olacağını belirtiyor. Çin'in süper güç olma yolunda hızla ilerlediğini ve ABD'ye kafa tuttuğunu söylüyor. ABD'nin 18 trilyon dolarlık ekonomik ağırlıkla şu an dünya birincisi olduğunu, Çin'in 10 trilyon dolarla onu takip ettiğini vurguluyor. ABD'yi yönetenlere "Hızla büyüyen Çin ile baş etmek istiyorsan müttefiklerinle uyumlu bir siyaset uygulamak zorundasın" çağrısı yapıyor. Nye'nin bu çağrıları son dönemde ABD'de büyük ilgi gördü. Hatta bazı dinamikleri harekete geçirdi. Pentagon'daki en üst düzey askerler ve uzmanlar da bu görüşe katıldı. Sürekli Amerikan yönetimine "Ortadoğu'da, Akdeniz'de, Karadeniz'de ABD çıkarlarını korumak istiyorsan Türkiye ile birlikte çalışmak zorundasın" çağrıları generallerin ve dış politikada uzman isimlerin ağızlarından taşıyor. Profesör Joseph Nye, ABD'nin Suriye'de Türkiye yerine terörist PKK'nın kolu YPG ile çalışmasını hatalı buluyor. "Ortadoğu söz konusu olduğunda elbette önce devletlerle çalışmalısınız" diyerek Türkiye'yi işaret ediyor. Bu çağrılar, kullanışlı eleman olarak ölüme gönderilen PKK ve yavrusu örgütlerin uykularını kaçırıyor. Bir gün çöp gibi kenara atılacakları kabusunu yaşatıyor. 1990 sonrasında Amerikalı siyaset bilimci Joseph Nye, ilginç bir kavram ortaya atmış ve bu dünyada geniş yankı uyandırmıştı. Uluslararası alanda güçlü sayılabilmek için askeri ve ekonomik gücü içeren sert gücün yanında kültür, değerler ve politikaların da gerekli olduğunu açıklamıştı. "Yumuşak güç" kavramını ilk kez ortaya atan kişi olmuştu. 2018 yılında "Türkiye yakında çok önemli bir oyuncu olacak ve bu oyunculuğu da görülecektir. Ancak Türkiye'nin zorlu bir komşuluk politikası var. Bu durum tabii ki Türkiye'nin hatası değildir. Tamamen komşulara bağlıdır. Türkiye'nin İslamiyet, serbest düşünce ve demokrasiyi bir araya getirmesi hayranlık vericidir. Bu durum yumuşak güç noktasında da son derece önemlidir" diyordu. "Yumuşak güç" noktasında büyük fırsatlarımızın olduğunu, önemli tarihi bir geçmişimizin ve İslam ile özdeşleşen gücümüzün bulunduğunu söylüyordu. Yıllarca içerideki batı hayranları tarafından kısır kavgalarla içeriye kapatılan Türkiye, dışarıdan bariz şekilde görülen bu Yumuşak Gücü'nü kullanamıyordu. Son yıllarda muazzam bir hareketlilik başladı. İşbirlikçilerle uyutulan dev uyandı. Şimdi Ukrayna ve Rusya arasında savaş tamtamları yaşanıp, dünya diken üzerinde gerilim yaşarken,