Türkiye hasta ediyor

TÜRKİYE ulusal güvenliği için başkalarının sözünü dinlemeyip çıkarlarını ön planda tutarak kararlar aldıkça bazıları delirdi. Başkan Erdoğan ve Türk Dışişleri yıllardır hayal bile edemeyeceğimiz bir noktada yeryüzünün her köşesinde muazzam bir mekik diplomasisi başlatınca, bazılarının uykusu kaçtı. Ankara'nın savunma sanayiinde parmak ısırtan hamleleri, buna bağlı olarak özellikle dışlanmış ve sömürülen ülkelerin Türkiye ekseni etrafında toplanmaya başlaması birilerini kahrından öldürdü. Türkiye'nin nüfuzunu artırması ve küresel güç olması karşısında çılgına dönenler oldu. Bu konuda o kadar çok örnek var ki;
Mesela geçtiğimiz haftalarda Alman Die Welt "Türkiye küresel güç oldu. Bu rahatsız edici" diye yazıyordu. 2023'ün son günlerinde "Hasta adam küresel güce dönüştü" diye başlık atan ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Konsül'ün raporu zaten her şeyi anlatıyordu. "Batı, Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden yükselen bir güce dönüşmesinden ders almalı" diye de çağrı yapıyorlardı o raporda.
Küresel sahnedeki, özellikle askeri alandaki hamlelerimiz, küresel güç dengesinin, büyük güçlerin rekabetinin ötesinde çok daha fazla unsur içerdiğini gösteriyor. Bağımsız yol izliyoruz, dünyanın en acil sorunlarında ön saflarda yer alıyoruz. Bunu ben söylemiyorum.
Herifler raporlarında açık açık yazıyor.
"Türkiye 2002 yılından beri her geçen gün etki alanını daha da genişletiyor" diye nara atıyorlar. Enerji hamlelerimizi gündeme getiriyorlar. Amerikalı düşünce kuruluşu artık "HASTA ADAM" olmadığımızı tam aksine büyük bir güce dönüştüğümüzü her satırında haykırıyor. Tabii bu gerçek itiraf karşısında deliye dönenler de hemen kolları sıvıyor. Amerikalı generaller ve CIA üst düzey isimlerin yazdığı raporun tam aksine bir algı çalışması yapmak için bazıları kolları sıvıyor.
Mesela ABD'de İsrail'in çıkarlarını korumak için deli danaya dönen CFR adlı bir kurum var. Onun üyelerinden birinin sahibi olduğu zevzek Newsweek dergisi, generallerin ve CIA'yı yönetenlerin yazdığı "Türkiye artık Hasta adam değil, tam tersine büyük bir güç" diye rapor yazdığı aynı günlerde ortaya fırladı. "Türkiye hasta adam" diye başlık atarak hem de. Kudurmuşlar gibi saldırdı. "Hemen NATO'dan çıkarın ve bu hasta Türkiye'yi mutlaka durdurun" diye yazdı. O analizi okudukça hem kahkaha atmak istedim hem de ne kadar doğru yolda olduğumuzu görmekten dolayı büyük zevk aldım. Pentagon'a raporlar sunan Atlantic Konsül bizim ne kadar büyüdüğümüzü ve küresel güce dönüştüğümüzü haykırırken, bu aptallar da hem hasta olduğumuzu hem de mutlaka durdurulmamız gerektiğini söylüyordu.
Hastaysak, halsiziz demektir. Bundan keyif alacağına "Durdurun şu Türkiye'yi" diye çığlık atacak kadar kendisiyle çelişen zavallı bir ahmak dergiden bahsediyorum. Avrupa, ırkçı partilerin artan oyları ve iktidara gelme ihtimalleri nedeniyle kabus dolu günler yaşıyor.
AB lideri Almanya'da binlerce kişi ırkçıların oy patlaması yapması nedeniyle sokaklara döküldü. Devleti yönetenler paranoyaka döndü. Hatta Alman iç istihbaratı, ülke istihbaratın başında yıllarca görev yapan Hans Georg Maasen'ı izlemeye başladı. Daha da ileri giderek eski başkanın ırkçılarla işbirliği yaptığını iddia etti. Irkçı partiler iktidara geldiğinde Avrupa Birliği'nden ayrılmayı ve parçalara ayırmayı vaad ediyor. Böyle bir ortamda AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları dün Brüksel'de bir araya geldi. En önemli gündem maddelerinden biri de Türkiye'ydi. Toplantıdan sonra AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrel medya önüne çıktı. "Türkiye bizim için VAZGEÇİLMEZ bir stratejik ortak. Bütün dışişleri bakanları bu konuda hem fikir. Fikir ayrılıklarını rafa kaldırıp, anlaşabileceğimiz konularda mutlaka işbirliği yapmak zorundayız" diye haykırdı. Dağılma kabusu yaşayan AB bile geleceğini kurtarma yolunda Türkiye'ye mahkum hale geldi.