"Teşekkürler Tahran"

DÜNYA zalimlerin muazzam bir oyunu ile karşı karşıya. İran ve İsrail arasındaki gerilim tamamen ve planlanmış bir çatışma.
Burada asıl amaç İsrail'in Filistin'de yaptığı soykırım ve işlediği savaş suçlarını ikinci plana itip üzerini örtmek. İsrail'i "Katil" statüsünden meşru bir devlet haline dönüştürmek. Bu bir algı operasyonu. Plan tıkır tıkır işledi. İsrail tüm dünyada sokaklarda "Çocuk katili" diye protesto edilirken bir anda İran'ın göstermelik saldırısıyla "Mağdur" durumuna getirildi. Oyun büyük. Orta Doğu'da İsrail yayılmacılığına İran'ın hizmetçiye dönüştürüldüğü bir plana tanıklık ediyoruz.
Bu sözler dün görüştüğüm Amerikalı bir stratejiste ait. Altına imzamı atacağım dört dörtlük bir açıklama. Oyunun nasıl kurgulandığı satır aralarında kabak gibi sırıtıyor zaten.
İran devrim muhafızları bir bildiri yayınladı saldırı başladığında. O bildiride "Terörist Amerikan hükümeti, İran'ın çıkarlarına zarar verecek herhangi bir destek ve katılımın, İran Silahlı Kuvvetleri'nin kararlı ve pişman edici tepkisiyle sonuçlanacaktır" deniyordu. Yani İran Devrim muhafızları Amerikan yönetimini açık açık "Terörist" ilan ediyordu. "Vay be" idi durumlar. Ardından İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan sosyal medya hesabından bir açıklama yapıyordu; "İsrail'e saldırı öncesi ABD'yi bilgilendirdik" diyor, bilgi vererek adeta "Tüm tedbirleri alın ağam" çağrısı yapıyordu. Yani bir ülke terörist dediği ABD'ye "Alo patron, saldıracağım" diyordu. Bu ne lahana turşusuydu böyle.
ABD de gelen bu bilgi sayesinde yanaştırdığı uçak gemisi ile yüzlerce dronu leblebi gibi avlayarak İran'a borçlanıyordu. Durum aynen "Teşekkürler Tahran" idi. Geçmişte buna benzer örnekleri sıklıkla görmüştük. Hatta Trump "Biz İranlı general kasım Süleymani'yi öldürdüğümüzde Tahran yönetimi bizi telefonla arayıp, karizmaları çizilmesin diye 'Biz de formalite olarak bir şeyler yapmalıyız. ABD üssüne füzeler göndereceğiz haberiniz olsun. Ancak vallahi füzeler üsse düşmeyecek" diyerek söz verdiğini anlatıyordu. O füzeler üssün yanındaki boş tarlalara düşüyor, Trump "O gece dünya diken üstünde beklerken ben çok rahat uyuyordum" diyordu. Trump bunları anlatırken 32 dişini göstererek sırıtıyordu. Al gülüm ver gülüm durumları önceki akşam bir kez daha yaşandı.
İsrail ve İran ABD'nin Orta Doğu'yu dizayn etme, dünyayı hizaya çekme maşalarıdır. Tüm Avrupa başkentlerinde sokaklar hükümetleri İsrail'e karşı tavır almaya zorluyor, "Tel Aviv'e yapılan silah yardımları durdurulsun" diye çağrı yapıyordu.
Hükümetler soykırıma destek vermekle, savaş suçuna ortak olmakla hedefe konuyordu. İranİsrail tiyatrosu ile Avrupa bu sıkıştırmadan kurtuldu.
Hemen tüm Avrupalı liderler bu planlanmış olayın üzerine balıklama atlayarak İran'ı şiddetle kınadılar, "İsrail'in yanındayız" diyerk derin bir "Oh" çektiler. Kamuoyunun baskısından bunalan ABD de bu son oyunla rahatladı. Şimdi kimse "İsrail'e neden sınırsız silah göndererek çocuk katliamına ortak oluyorsun" diyemeyecekti. "Yaşasın İran, iyi ki varsın" idi durumlar. Filistinli katliamı için şimdi göğüslerini gere gere tonlarca bombayı gönderebileceklerdi.
Soykırımı meşrulaştırmanın, dünya kamuoyunu döndürmenin en güzel yolu İran gibi kullanışlı bir eleman sayesinde olabilirdi.
İsrail Filistin'de katliam yaparken durduk yerde Suriye'yi, sürekli başkentini uçaklarla bombalıyordu.
"Yahu neden" demedi kimse, sorgulamadı.
Algılayamadı da. İsrail Gazze'yi yuttuktan sonra, Suriye'ye güneyden girerek kendine yeni alanlar açacak ve PKK ile birleştirilecek. Plan bu.