Süper kof

Dünya yeni gerilimlere ve savaşlara gebe. Bu kaçınılmaz görünüyor. Bunun bir numaralı nedeni para girdabı. Bu öylesine büyük bir girdap ki, içinden çıkılması mümkün değil. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün hazırladığı rapora göre, toplam küresel borç 2025'in ilk yarısında 21 trilyon dolar artarak tarihi rekorla 338 trilyon dolara ulaştı. Dünyanın bu borç dağlarını taşıması artık mümkün değil.

Toplam küresel borcun büyük kısmı ise ABD'ye ait. 2020 yılı itibariyle ABD'nin toplam borcu 90 trilyon doları aşmıştı. Bunun üçte biri devletin diğerleri özel sektör ve halkın borcudur. 2020 yılında ABD'nin devlet borcu yaklaşık 28 trilyon dolardı. Bu rakamlar 5 senede dağ gibi büyüyüp 38 trilyon dolara ulaştı. Amerikalı ekonomistler artık her 100 günde bir ABD'nin 1 trilyon dolar borçlanmak zorunda olduğunu açıkladı. Artık Dolar imparatorluğunun çökmek üzere olduğunu ve her an milyonlarca insanın elindeki Amerikan parasıyla bir gecede fakir kalabileceğini adeta haykırıyorlar.

Dünyada dolarla alışverişten kaçış çığ gibi büyüyor. Üç sene önce Beyaz Saray Güvenlik danışmanlarından tutun önüne gelen herkes "Dünyada kullanılan dolar yüzde 50'nin altına düşüp başka paralara yönelme olursa bu ulusal güvenliğimizi tehdit eden kaçınılmaz bir felaket olur" diye bas bas bağırıyorlardı.

Bugüne baktığımızda dünya ticaretinde kullanılan dolar yüzde 50'nin altına düşüp yüzde 48'e geriledi. Yani felaket çanları çalıyor. ABD'de devletten tutun özel sektöre ve halka kadar önüne gelen, yerleşik bankalara ve yatırımcılara, Siyonist 8 ailenin sahibi olduğu Merkez Bankası'na, yerel yönetimlere, fonlara ve sigorta firmalarına borçlu durumdadır.

Alacaklıların büyük kısmı İsrail'i kuran zengin aileler yani küresel sermayedir. İktidara her gelen bundan böyle şu anki rakamlarla Merkez Bankası'ndan yılda en az 3 trilyon dolar borç almak zorundadır. Buna karşılık borç ödemesi asla yapılamamakta sadece faizi yatırılabilmektedir. Kısır döngü ve her yıl katlanan borç, bundan böyle yılda 5-6 trilyon dolar için Amerikan yönetimlerini Merkez Bankası önünde avuç açmaya itecektir.

Faiz sarmalı giderek büyüyüp uçuruma dönüşmüş durumdadır. Bu rakamlar ABD'yi, alacaklı İsrail sevici küresel sermaye karşısında diz çöktürmektedir. Bu yüzden İsrail'in soykırım bütçesinin üçte 2'sini ödemek zorunda bırakılan, köleye ve sırtına semer vurulmuş bir eşeğe döndürülmüş bir ABD var karşımızda. Yüzüne "Süper GÜÇ" maskesi takılmış ve içi boşaltılmış "SÜPER KOF" bir ülke ile yüzleşiyoruz. ABD derin devleti ve ulusalcılar bu girdaptan çıkmak ve ülkenin parçalara ayrılmasını önlemek için çırpınıyor. İktidara taşıdıkları Trump, bu güçlerin önüne koyduğu çıkış yollarını deneyerek her yere saldırıyor.

Ülkeleri aşağılıyor, devlet başkanlarını Beyazsaray'da ağırlarken bile hakaretlerle eziyor, ardından para tokatlayıp öpüyor ve "Yanlış anlaşıldım" diyor. Sırf içine düştükleri bataklıktan kurtulabilmek için trilyonlarca dolarlık nadir element bulunduran toprağa sahip Kanada'ya "Bizim vilayetimiz" diyor, Danimarka'dan Grönland'ı istiyor. Uçak gemilerini Venezuela'ya gönderip savaş tamtamları çalıyor, "Maduro yakından indirilecek" diye açık açık konuşuyor.

Nobel ödülü verdikleri İsrail ve Amerika aşığı muhalif kadını iktidara getirmeye hazırlanıyor. Böylece dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip Venezuela'ya çökme planları yapıyor. Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, kendilerinin kontrolden çıktığını öne süren Trump'a "