Meydan okuma

Türkiye, büyük oynayan, yarının küresel savaşlarına hazırlanan bir ülke olarak tüm dünyada parmak ısırtırıyor. Artık tüm askeri dergilerde ve Batı medyasında bu haberler her gün, her sayfadan adeta fışkırıyor. Biz içeride saçma sapan gündemlerle boğuşurken, dünyanın önde gelen ülkeleri, Ankara'nın sessiz adımlarla aldığı yolu ve gücünü masaya yatırıyor, kafa patlatıyor, raporlar ve analizler gırla gidiyor. Küresel SİHA ihracat pazarının lider firması Baykar, dünyanın en büyük savunma şirketlerinden Leonardo ile sessiz sedasız işbirliğine gitti.

Bu anlaşma, yeni bir çağın ayak seslerinden başka bir şey değildi. Artık Avrupa semaları dahil dünyanın her yerinde insansız hava sistemleri savaşının yaşanabileceği bir döneme girdik. Bundan daha ötesi, Türkiye bu sistemlerde yeryüzünde hem öncü hem de en büyük güç haline geldi. İtalyan savunma devi Leonardo, Baykar liderliğinde süpersonik insansız savaş uçağı Kızılelma'yı üretmeye hazırlanıyor. Seri üretim için artık gün sayılıyor. Tüm rakiplerini geride bırakacak muazzam bir savaş uçağı geliyor. Bunun üzerine bir de Kaan'ımız ekleniyor.

Düşmana ait uçakları 175 km'den tespit eden Kaan, Göktuğ füzesi fırlattığında artık düşman uçakları için çok geç olacak. Çünkü onlar Kaan'ı ancak 40 km öteden görebiliyor. Uzmanlar, Kızılelma'nın da düşman uçaklarını rahatlıkla düşürebileceği sistemlere sahip olduğunu belirtiyor. Askeri stratejistler, "İnsansız savaş uçağı Kızılelma, Aselsan'ın gelişmiş radar sistemleriyle insanlı jetlere meydan okuyor" diye haykırıyor. TB2 ve TB3 SİHA'lar da İtalya'da Baykar öncülüğünde daha hızlı üretimi beraberinde getirecek. Türk insansız hava araçlarını alabilmek için sıraya giren dünya ülkelerine peş peşe çığ gibi katılanlar olacak. AB'nin lideri Almanya dahi kapımızı çalmak üzere hazırlıklar yapıyor.

Yunan basını her gün, "Türkiye artık caydırıcı güç oldu. Aldı başını gidiyor. Fren yaptırmak zor" başlıkları atarken, İsrail medyasında, "Türkleri durduracak güç var mı" manşetleri atılıyor. Tüm bunlara yerli tanklarımız, füzelerimiz, elektromanyetik ve lazer silahlarımız, insansız deniz ve kara araçlarımız hatta füze fırlatan robot köpeklerimize kadar daha niceleri eklendiğinde ortaya devasa bir güç çıkıyor. Dünya bir de SİPER hava savunma sistemimizi konuşuyor. Hindistan bile, "Türkler bize dahi meydan okuyor. Sınırımızdaki Bangladeş ile Siper hava savunma sistemi anlaşması yaptılar. Türkiye bölgemizde dahi ciddi adımlar atıyor, jeopolitik güç devşiriyor" diye feryat ediyor.

Yeni dünya düzeni kurulurken, Washington-Ankara-Moskova eksenini çevreleyen muazzam geniş bir çerçevede Türkiye Ekseni de kuruluyor. Gönül coğrafyamıza, Türk ve İslam dünyasına, mavi gök-siber vatan işbirliklerine, Türkiye'nin dost ve müttefikleri için oluşturduğu çelik kubbe ve savunma ortaklıklarına her gün bir yenisi ekleniyor. Balkanlardan Kafkaslara, Afrika'dan Ortadoğu ve Orta Asya'ya, Türk Cumhuriyetleri Türkistan'ından Atlantik ve Pasifik ötesine kadar hem askeri hem de ekonomik devasa köprüler kuruluyor.

Türkiye bugün, büyük savaş verilen İpek Yolu küresel ticaret hattını da kontrol edecek ülkeler arasına giriyor. Nakış gibi ilmek ilmek işlenen GÜÇLÜ TÜRKİYE EKSENİ ve buna bağımlı hale gelen ülkeler topluluğu oluşturuluyor. Latin Amerika Devlet Başkanı'nın bile gelip, "Türkiye 2. Vatanım" demesi boşuna değil. Batı başkentlerinde ülkelerini koruyabilmek için hurda silahlara bile talip olup eli boş dönen ülkeler artık Türkiye sayesinde rahat nefes alıyor.