Bugün size Türkiye'yi bekleyen bir tehlikenin detaylarını anlatacağım. Ancak gelin önce biraz geçmişe gidelim.
Vehabiliği Osmanlı İmparatorluğunu yıkmak için İngilizler kurdu. Yüzyıllardır Anadolu topraklarında ve başkent İstanbul'da yaşanan doğru İslam'dan farklı düşünenler, Hilafete karşı çıkanlar senelere yayılan bir takip altına alınarak önce devşirildi ardından isyana ve katliama yönlendirildi. Binlerce Türk, bu ele geçirilmiş ve yıllara yayılı örgütlenme ile kılıçtan geçirildi. Oluk oluk Türk kanı akıtıldı her yerde.
2.Dünya Savaşı ile birlikte İngiltere yerle bir olup Süper Güç ünvanını Avrupa'nın kurtarıcısı Amerika'ya kaptırdı.
Haliyle İngilizlerin kurduğu örgütler de el değiştirerek yeni patron Washington'a bağlandı. Türkiye'deki İngiliz elçi bir dönem Türk generallerine brifing veriyor ve FETÖ'yü yerden yere vuruyordu. "Çok tehlikeli" diyerek detaylar anlatıyordu. Türk generalleri "Nereden biliyorsunuz" deyinde İngiliz elçi "Biliyorum çünkü FETÖ'yü biz kurduk" cevabını veriyordu.
Türk generalleri "O zaman kurduğunuz örgütü neden bize ihbar ediyorsun" diye sorunca gelen cevap daha ilginçti; "Evet biz kurduk ama Amerikalılara kaptırdık" diyordu İngiliz elçi. O dönem hiçbir şey yapmaya cesaret edemiyordu bunu öğrenenler. Örgütlerin elden ele gezmesi bu dünyada normaldi. İngilizlerin kurduğu Vehhabiliği, tıpkı FETÖ gibi büyüten de Amerikalılardı. Nitekim Suudi Prensi Salman bir gün Amerikalı senatörlerin kongrede "11 Eylül saldırılarının suçlusu Arabistan'dır. Çünkü ikiz kulelere saldıranların tamamı Vehhabi" diye suçlamaya başlaması üzerine ilginç bir açıklama yapmıştı.
Daha doğrusu baklayı ağzından çıkarmıştı; "Biz bütün dünyada Amerika istedi diye Vehabiliği yaydık" diyerek hem de. Özellikle Avrupa'da ve Orta Asya'da muazzam yatırım yaptılar. Amerika'nın isteği üzerine Vehabiliği yaymak için trilyon dolarlar harcadılar. Avrupa'da ve Orta Asya'da camileri ele geçirerek binlerce kişiyi inançlarından saptırıp radikal birer Vehabi haline getirdiler. Neden bu kadar çaba harcandığına dair kimse sorgulamada bulunmadı. Prens Salman'ın deyimiyle Patron Amerika böyle istiyordu. O halde yürümek değil koşmak lazımdı. Nitekim öyle yaptılar.
Ardından Irak savaşı sonrası bir Yahudi ajanı olan ve Ebubekir Bağdadi adını kullanan yetiştirilmiş elemana DEAŞ'ı kurduruverdiler. Örgüt tamamdı ama eleman yoktu. O eleman eksiğini de dünyanın her yerinde yıllarca sabırla devşirilen vehabi gençlerden tamamladılar. Avrupa ve Orta Asya'dan onbinlerce Vehhabi "Cennete gideceğim" diyerek Yahudi ajan Ebubekir El Bağdadi'nin yanına koşup ölene kadar önüne geleni öldürüp doğradı. Böylece Vehhabiler sayesinde hem dünyada İslamafobi oluşturuluyor hem de ülkelerin parçalara ayrılması sağlanarak İsrail'in güvenliğine bal sürülüyordu. O yüzden İsrail, Suriye'de yaralanan DEAŞ'ın Vehhabi üyeleri için Golan Tepelerinde hastane kurup tedavi ediyor sonra sahaya geri gönderiyordu.