Diplomasideki başarı ile Savunma Sanayii'ndeki atılımlar bir ülkenin bağımsızlığını belirleyen kilometre taşlarıdır. Her ikisinin de aynı süreçte birbirine paralel yürümesi gerekir.
İşte Türkiye son yıllarda bunu yapıyor. Daha da ötesi her geçen meyvelerini artan çarpan etkisiyle topluyor ve toplayacak da.
Önceki gün CHP'nin dizaynında perde arkasında büyük rol oynayan kilit isimlerden biriyle kahvaltı yaptık.
Ekrem İmamoğlu'ndan tutun da Özgür Özel'e kadar çok sayıda ismi algıyla parlatan ender kişilerden biriydi İlginç bir soru yöneltti bana.
"Türkiye bundan sonra ne olur Nereye gider" diye. "Kim ne yaparsa yapsın ister içeride ister dışarıda takoz olmaya çalışsın fark etmeyecek. Daha da büyüyeceğiz.
Şu anda dünyada büyüyen iki ülke var. Çin ve Türkiye.
Diğerleri hep geriye gidiyor. Bu daha da hızlanacak. Çünkü muazzam yatırımlar yapıldı hem içeride hem de dışarda" dediğimde şaşırdı. İzahını istedi. Ona yapılan yatırımları ve devlet aklını anlattığımda muhalefet etme yerine katıldığını söylemek zorunda kaldı. Düşünün. Perde arkasında Türkiye'ye Başkan adayı belirlemeye kalkanların dünyadan haberi yok.
Türkiye Azerbaycan ile Karabağ'da operasyon yapıp oradan koridor açıyor. Ermenistan bile sevinirken bu koridora, İran "Bu bizim ulusal güvenliğimize tehdit" diyor, uğraşacağını söylüyor. Ardından bir bakıyoruz ABD gelip "O koridorun güvenliği bende hadi sıkıysa saldır" diyor. Orta Asya Cumhuriyetlerinin doğalgaz ve petrolü o koridordan Türkiye'ye ulaşacak üç yıl içinde döşenecek borularla.
Rus petrol boru hatlarına ABD sabotajlar yaptı.
Sadece Türkiye'ye gelen çalışıyor. Putin sürekli "Türkiye'yi enerji üssü yapacağız" diyor. Irak petrollerinin vanası bizde.
Suriye'de istikrarı sağladığımızda kurulacak boru hatları ile Suud ve Katar petrollerine kadar bölgenin tüm enerjisi Türkiye'ye taşınacak.
Tüm dünyada petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki taşımacılık maliyetleri ülkelerin belini büküyor.
Türkiye sayesinde ulaşım maliyetleri düşecek. Peki bunlar nereye gidecek Tabii ki bizim üzerimizden Avrupa'ya. Yani düne kadar bize ahkam kesen Avrupa Türkiye'ye bağımlı hale geliyor.
O yüzden İngiliz'inden Alman ve Fransız'ına kadar kıtanın neredeyse tamamı Ankara'ya sevimli gözükmek için kendini yırtıyor. Macron bile şirin gözükmek için etek öpüyor adeta.
Türkiye'nin Savunma Sanayinde yaptığı muazzam yatırımlar da Avrupa'yı güvenlik açısından bize bağımlı hale getiriyor. Yunan basını dün bu konuda analizlerle doluydu.
"Türkiye insansız hava araçlarını Avrupa ülkelerine de satmaya başladı. Kıta Ankara'ya bağlanıyor" diye.
İsrail Katar'a saldırarak güya Türkiye'ye mesaj verdiğini zannedecek kadar aptal bir ülke durumuna düşüyor.
Başarısızlıkla sonlanan bu saldırı Türk İstihbaratı'nın ne kadar güçlü olduğunu, Tel Aviv'den sinek bile havalansa bunu gördüğümüzü tüm dünyaya ilan etti.
Yabancı Askeri analistler ekranlardan "Bravo Türklere" diye bağırarak övgüler yağdırıyor. Katar'da işlemeyen, kilitlenen Amerikan patriotlarının kumandasının Washington'da olduğunu herkes biliyor. İsrail aşkına 11 partiotu kilitlediklerini de.