ABD'nin düşmanı ABD

GÖZLERDEN kaçan bir haber vardı.
ABD Savunma Bakanlığı, Genelkurmay eski Başkanı Mark Milley'in hassas bilgilere ulaşma iznini iptal ediyordu.
Trump göreve gelir gelmez, eski genelkurmay başkanına adeta tokat atıyordu.
Halbuki Mark Milley, Trump'ın ilk başkanlığı döneminde görev verdiği Genelkurmay Başkanı'ydı.
Trump'ın emriyle, İran'ın Ortadoğu'yu dizayn ettirmeye çalıştığı General Kasım Süleymani'ye operasyon düzenleyip öldüren adamdı. O yüzden İran intikam alacak diye ABD'nin eski Genelkurmay Başkanı'na özel korumalar tahsis edilmişti. Trump yeniden başkan seçilir seçilmez, öfkeyle o korumaları bile geri çekip Mark Milley'i savunmasız bıraktı. İran'ın intikam için onu vurmasına da gerek yoktu. Herhangi bir istihbarat örgütü, ABD'yi karıştırmak istese şimdi gidip korumasız Mark Milley'i vurup suçu İran'ın üzerine atabilirdi.
Trump eski Genelkurmay Başkanı'nı, bir önceki başkanlığı sona ermek üzereyken kendisinden habersiz Çinli mevkidaşı ile gizlice görüşmek ve ulusal güvenliği tehdit eden bilgiler vermekle suçluyordu. "Geçmişte olsa böyle yapan bir Genelkurmay Başkanı vatana ihanetten idam edilirdi" diyordu.
Kavga büyüktü. ABD'de derin devletin göreve getirdiği Trump ihanetten bahsederken, seçimden kısa bir süre önce onun sağ kolu Elon Musk da "Derin devlet içindeki hainler" diyerek ülkedeki paralel yapılanmaları deşifre ediyordu.
Tüm bu tablo ABD'de devlet içinde paralel devletler kuran küresel sermaye ile yaşanan muazzam kavgayı anlatıyordu. Çin'i dünyanın fabrikası haline getirip zenginlikte ABD'yi sollatan küresel sermaye, Mark Milley'i bile Trump'ın burnunun dibine kadar sokuyordu. Ardından onu Çin'le gizlice görüştürüp "Merak etmeyin Trump kurusıkı atıyor, ABD'nin Çin'le savaşacağı falan yok. Rahat olun" diye güvence veriyordu.
Halbuki Trump o dönemde "Çin bizim en büyük düşmanımız" diyor, Pasifik'te savaş tamtamları çalıyor, bu sayede Avustralya'dan tutun Japonya, Kore'ye kadar önüne gelene trilyonlarca dolar silah satıp, dolarları ülkesine taşıyordu. Aynı zamanda da Çin'den savaş korkusuyla Amerikan ve İngiliz yatırımcıların kaçmasını sağlamaya çalışıyordu.
Ancak Çin'i Çin yapan Newyork-Londra hattındaki zengin aileler, elemanları Genelkurmay Başkanı'nı kullanarak Pekin'e güvence verip Trump'ı yalanlıyordu.
Çin de ülkeden kaçma düşüncesinde olan küresel sermayeye "Rahat olun.
ABD Genelkurmay Başkanı, Trump'ı yalanlayıp bir sıkıntı olmadığını bildirdi" diyerek trilyon dolarlık yatırımları ülkede tutuyordu.
ABD'de her yere sızan küresel sermaye, elindeki finans bombaları ile ülkeyi sürekli Çin adına vuruyordu. Öyle silahları vardı ki şeytanın aklına gelmezdi. Mesela küresel sermayenin kurduğu kredi derecelendirme kurumları normalde ülke ekonomilerine not veren şirin kuruluşlar gibi görünüyordu.
Trump ABD'nin ulusalcı kanadı adına "Çin en büyük düşmanımız" derken, Moody's adlı kredi derecelendirme kurumunun sahibi Yahudi milyarder Warren Buffett diğer ortağı milyarder Charlie Munger ile 2023'te Pekin'i ziyaret edip "ABD, Çin ile iyi geçinmeli