Sokak lambasının altında ateşkes ilan etmek

Trump planı diye ambalajlanan ve " Gazze'de barış" edasıyla yutturulmaya çalışılan sözde ateşkes sürecinin haftalardır ortaya koyduğu serencam, fasit dairenin içinde dönüp durduğumuz gerçeğini olanca çıplaklığıyla yüzümüze haykırıyor.

Tabii bu gerçeği görmek isteyenler için söylüyorum bunu. Yoksa karanlıkta kaybettiği anahtarını, aydınlık olduğu gerekçesiyle, kaybettiği yerde değil sokak lambasının altında arayan kişiler için bu sözlerin bir tesiri olması mümkün değil ne yazık ki.

Kendilerini Filistin'in dostları olarak gören ya da gösteren bu çevrelerin mekânsal anlamda buluştuğu yer sokak lambasının altı, söylemsel bazda buluştuğu nokta ise iki devletli çözüm arayışı olmaktadır.

İyi niyetli ama taraflı olan bu yaklaşımı bir kenara koyup objektif okumaya geçildiğinde net bir şekilde görülecektir ki; iki devletli çözüm söylemi zihinsel bağlamda sorumsuzca (!) davranan iki sorumluya mesaj iletimini çağrıştırır.

Dolayısıyla iki devletli çözüm çağrısı; yalnızca soykırımcı Siyonist varlığa yönelik bir mesaj değil, kurtuluş mücadelesi veren Filistin direnişine de ayar verme anlamı taşır.

Dahası matruşkayı biraz daha açarsanız karşınıza çıkacak olan şey, iki devletli çözümün Filistin direnişine ayardan öteye gidemediği gerçeğidir.

Niçin böyle söylüyorum, açıklayayım.

Karar alma ve bu kararı uygulatma iradesi olmayan yapıların, kurumların ya da devletlerin iki devletli çözüm çağrısı; Siyonist işgalci varlığı geri adım atmaya zorlayacak türden bir çağrı değil, aksine onu cesaretlendirecek mahiyette bir mesaj anlamına gelir. Zira bu durumda farenin fili dürtüklemesindeki beyhudelik geçerlidir. Yanlış anlaşılmasın, halkı Müslüman olan devletleri, diğer devletleri ya da uluslararası kuruluşları fareye benzetmek isteyişimizden değil, Siyonist varlık karşısındaki acizliklerini resmetmekten ötürü bu örneği veriyoruz.

Bu nedenle, işgal rejiminin umursamadığı iki devletli çözüm çağrısı, Filistin için adeta zorunlu seçeneğe dönüştürülmektedir. İkinci ateşkes sürecinin ardından bu örneğin yaşandığına hep beraber şahitlik ettik, etmeye de devam ediyoruz ne yazık ki. Ateşkes yapsanız bir türlü, yapmasanız başka bir türlü. İşgal rejiminin hiçbir ateşkes anlaşmasına uymadığı gerçeği ortada iken Filistin direnişinin masaya oturmaya icbar edilmesi, esasında Filistin'e içeriden ve dışarıdan verilen ayarın neticesidir.

Bu yüzden, iki devletli çözüm sorunlu bir içeriğe sahiptir. Ama bir başka önemli boyutundan da bahsetmekte yarar vardır.

İki devletli çözüm 1967 sınırlarını esas aldığından ötürü, bu çağrıyla birlikte, Siyonist işgalin zeminini oluşturan 1967 öncesi olayların üstünün örtülmesi sorunu ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki 1897'den itibaren başlayan işgal ve istila hareketleri ortaya konulmadan, Deir Yasin ya da Tantura katliamları gibi yüzlerce vahşi saldırının hesabı sorulmadan Siyonist varlığa geri adım attırılma ihtimali bulunmamaktadır.

Zalimi cesaretlendiren şey, işlediği ilk suçun cezasız kalması değil midir

Herkes farkındadır ki; iki devletli çözüm diye pazarlanan politika esasında ABD himayesinde, Siyonist barbarlığın suçlarının cezasız kalması karşılığında işgalcinin izin verdiği ölçüde Filistinlilere sınırlı bir devlet kurdurulmasıdır.