Uluslararası gelişmeler bağlamında, son dönem tespitlerin önemli bir yekûnu dünyanın çok kutuplu bir düzene evrildiği kanaatini paylaşıyor.
Bununla birlikte aslında yaşanan sürecin gerçek anlamda çok kutuplu bir düzene işaret etmediğini, bunun belki çift merkezli çok kutuplu düzen olarak tasvir edilebileceğini savunanlar da bulunuyor.
Adı her ne olursa olsun, yeni bir sürecin yaşandığı noktasında ise genel bir konsensüsün olduğunu söylemek gerekiyor.
Siyonist İsrail'in tüm dünyayı etkisi altına alan soykırım ve vahşet politikaları, Orta Doğu'da iyice karmaşık hale gelen düzen ve artan toz bulutu, Asya'da bir anda patlak veren sosyal-siyasi olaylar, Avrupa'da-Latin Amerika'da hükümet bunalımları ve elbette tüm bu gelişmelerin yanında dalgalı halen finansal piyasalar…
Tüm bu yaşananlar, dünyanın yükünü o denli ağırlaştırıyor ki, geleceğe dair belirsizlikler küresel çapta korku ve kaygıları ciddi ölçüde tetikliyor. Popülizmin gölgesinde dini milliyetçiliklerin görece artışı da bunun bir yansıması olarak görülüyor.
Malum olduğu üzere, son bir yıl içerisinde dünya kamuoyu Alaska, Washington ve Şangay'da yapılan toplantılara şahitlik etti. Nitekim çok kutuplu düzen söyleminin arka planında da bu toplantılara biçilen rol yatıyor.
Alaska'da Rusya'nın tavrı, Washington'da AB liderlerinin Trump karşısındaki hali, Şangay'da Çin-Rusya-Kuzey Kore-Hindistan liderlerinin verdiği mesajlar dünya siyasetinin izlediği seyri anlamak bakımından önemli ipuçları sunuyor.
Son olarak bu hafta 17-19 Eylül 2025 tarihleri arasında Çin oldukça önemli bir toplantıya daha ev sahipliği yapıyor. Pekin'de yapılacak toplantıya 100 farklı ülkeden savunma bakanı ya da genelkurmay başkanı düzeyinde katılım bekleniyor. Bu toplantı, kuşkusuz geçtiğimiz günlerde Çin'in gövde gösterisinin ardından yeni bir etki oluşturacak.
Peki, küresel çapta yaşanan bu gelişmeleri nasıl okumak gerekiyor
Öncelikle güncel gelişmeleri ihtiyatla takip etmekte yarar bulunuyor. Güncel olanı takip etmek, olayların gidişatı ile ilgili fikir vermesi bakımından önem arz ederken, diğer yandan ise güncel yanılgıya düşmek gibi önemli bir tehlikeyi de barındırmaktadır. Olayların peşinden gidelim denilirken farkında olmadan neden-sonuç ilişkisi bağlamından kopulabilecektir.
ABD ile Rusya ya da Çin arasındaki rekabeti takip etmek önemli olmakla birlikte, bu ikisini birbirinin alternatifi gibi görmek hataya davetiye çıkartmak anlamına gelebilecektir. Onlarca yıl kapitalizm ile komünizm arasında var olduğu zannedilen mücadele örneğinde olduğu gibi.
Küresel sistemi gerçek anlamda anlamanın yolu Siyonizm'i anlamaktan geçmektedir. Siyonizm'i sadece İsrail ile ya da ABD ile ilişkiler üzerinden düşünenler hata yapmaktadır. Rusya, Çin ya da Hindistan'da da Siyonist varlığın hesaba katılmaması güncel yanılgıya düşmek anlamına gelecektir.