Hızır elimden tutsun

Kendi dünyamızı kurmaya çalışırken dünyanın yükünü yükleniyoruz. Yük ile azığımızı aynı gönülde taşıyalım istiyoruz. Olmazsa yaşayamam diye düşünüyoruz; dünyaya tam olarak sırtımızı dönemiyoruz.

Tâ içimizden illa hû diyemiyoruz.

Kendi yolumuza çıkamıyoruz.

Bir yol vardır uzar gider içimize. Düştüm peşine, düşüverdim dünyaya.

Bir ele çevirdim gönlümü, yolumu işaret etsin diye. Şaşkınlığımla bir ömrü heba ettim. Dünyamı bulmaya çalışırken dünyanın yükünü yüklendim. Yük ile azığımı aynı gönülde taşıdım, eşyadan sıyrılamadım.

Nizamsız yaşadım. Bir hüner uğruna rüyalara daldım. Kırk kapıdan geçmekte değil, bir kapıdan sessizce çıkabilmekteydi hüner. Kırk kapıdan geçtim de bir kapıdan çıkamadım. Olmadı, şifa dağıtılan sokaklarda kaybolamadım. Şifamı bulamadım. Derdime derman olamadım. Bir kuru merakın peşine kapıldım gittim.

Evime geç kaldım; kavuşmaya, hicrana geç kaldım. Sana geç geldim.

Bir an daldım. Bir çıkamadım. Yola çıkamadım. Mevsimler geçti üzerimizden. Selamet kuşlarına aldırmadım. Durmamam gereken yerlerde sual edindim durdum. Yetinmek gerekti, yetinemedim.

Hikâyemde saadetler olsun istedim, ayaklarımda yazgının güzelliği olsun istedim. Yol katetmekti tek muradım.