Dermanı dertte arayan ses

Bazı sözler vardır, insanın içinden değil, içini aşan bir yerden gelir.

Bir sır gibi iner gönle.

"Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş" diyen o ses…

Niyâzî-i Mısrî'nin sesidir.

17. yüzyıl Malatya'sında doğan Mısrî, medrese ilimleriyle yoğruldu. Öğrendiklerinin ardında hep daha derin bir hakikat aradı; kendi içini aşan o sese tutunarak yürüdü.

Bir ömür sürgün, bir ömür arayış…

Bir ömür hakikatin peşinden yürüyen bir gönül.

Mısrî, kelimelerin üzerinden geçen bir seyyah, dili aşkın harfine çeviren bir âşıktır. Şiirinde hem harfler hem sırlar konuşur.

"Ben taşrada arar idim, ol can içinde can imiş."

Bu ses, dünyanın da ukbânın da perdelerini aralamaya niyetlidir.

"Mâl ü menâlin terk eder / Ehlü iyâlin terk eder

Halinle kâlin terk eder / Eğlencesi tevhîd olur"

Nasıl bir terk ediştir bu

Hangi eğlencedir ki, her şeyin dışına çıkmayı bir neşeye, bir vuslata çevirir