Delikanlı bir sese veda

Trabzonlu delikanlı Nihat Genç de göçünü topladı. Soyadı "Genç" olunca, insan ister istemez onu hep genç, hep dipdiri sanıyor. Oysa vakit tamam olmuş, kalbi bu fırtınalı memleketteki son çırpınışını da atmış. Şimdi bize düşen, bir fatiha okumak, ardından kelâm etmek.
Nihat Abi, vakur duruşu ve memleket sevdasıyla hep genç kaldı gönlümüzde.

Ben onu ilk gençlik yıllarımdan beri tanırım. Okurum, severim, dost bilirim. Aynı Ülkücü gelenekten geliyor olmamız, aramızdaki dostluğu hep daha derinden kıldı
O sadece bir yazar değildi. Bir kavganın, bir sevdanın, bir milletin çığlığıydı. Yüreğiyle yazdı, yüreğiyle konuştu.

Doğduğu toprakları gördüm. Karadeniz'in o hırçın ve vakur coğrafyası, yazar yapar adamı, çığlık sahibi yapar. Nihat Genç de o çığlığın sesi, o toprağın kalemiydi. Kalemi Karadeniz gibi coşkulu, dili Karadeniz gibi mertti.

Bir derdi vardı. Türkiye sevgisini imandan bildi; şüphem yok. Samimiydi. Yazdıkça bağırdı, bağırdıkça yazdı. Ama hep kendi sesinden. Kimseye benzemeye çalışmadı. Kendi türküsünü söyledi; hırçın, asi, yorgun ama sahici.

Duygu adamı olarak bilinirdi. Ama bu onu tarif etmekte eksik kalır. Onu sadece duygularıyla tanıyanlar yanılır. Çünkü o duyguların ardında sağlam bir tarih bilgisi, derin bir sanat zevki ve keskin bir analiz yeteneği vardı.