Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!
Sevgili gazetem Cumhuriyet, dün 101. yaşına girdi! Paris'te sergim açıldığı için katılamadım. İlk yazı dizim bu sayfalarda 1987'de yayımlanalı 38 yıl akıp gitmiş. Değerli büyüğümüz Alev Coşkun'u ve sevgili genel yayın yönetmenimiz Mine Esen'i telefonda kutladım. Siz değerli okurlarımızın candan katkıları olmasa Cumhuriyet'in direnci ve evrensel referans gazetesi olma vasfı süremezdi.
ŞİDDETİN KATEGORİLERİÜlkenin içine çekildiği şiddet sarmalı giderek çirkinleşiyor. Bu şiddet ortamı dört ana kola ayrılıyor ve her biri, birbirini tetikleyerek çoğaltıyor. İlki, kadınlara yönelik bitmek tükenmek bilmeyen erkek şiddeti. İkincisi, sokakta ve özellikle trafikte zavallılıklarını kin ve şiddetin merkezine oturtarak kimlik ispatı yapmaya çalışan magandalar. Üçüncü şiddet kolu, hayvanlara ve çocuklara yönelik tiksindirici ve sonucu ölüm ve tecavüze kadar giden vahşi uygulamalar. Dördüncü ise politik tahammülsüzlüklerin ve siyasi gerilime teşvik eden kimi liderlerin adeta köpürttükleri şiddet.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik saldırıyı yapan Selçuk Tengioğlu'nun nasıl bir cani olduğunu anlamak çok uzun bir süre almadı. Bundan 21 yıl önce, 17 ve 19 yaşındaki iki çocuğunu acımasızca öldürebilmiş olan bu insan müsveddesi, 2020 yılında ne hikmetse salınmış. Hukuken bunun nasıl gerçekleştiğini biri lütfen bize anlatsın. İçimi yakan bir beyan okumuştum geçmişte, kızına tecavüz eden bir baba "O ağacı ben diktim, tabii ki ilk meyvesini ben yiyeceğim" diyordu. Acaba bu "baba" da bu çocukları ben ürettim demek ki canlarını da alabilirim, diye mi düşündü Özel'e olan saldırı çok daha vahim olabilirdi. Kendi çocuklarını öldürecek kadar canileşen bir zorba, Türk siyasetinin yeni güven limanı Özgür Özel'e de büyük bir zarar verebilirdi.
CHP'Yİ TANIMAYANLARIN GAFLETİBu tür insanların hesaplayamadıkları, geçmişi ve tüm seçmen profili itibari ile CHP'nin buna benzer saldırılardan ürkmeyen, tersine daha da kenetlenecek bir parti olduğu! Özel'e büyük geçmiş olsun derken Türk halkına da aynı temennilerimi iletiyorum. İmamoğlu ve Özel önderliğindeki CHP ve ana muhalefet grubunun tek vücut ve dayanışma içinde ilerlemesi, iktidarın tahammülsüzlüğünü çok büyük ölçüde artırdı. Çünkü İmamoğlu'nu Silivri'de izole etmenin bir işe yaramadığını, tersine iktidarın gücünün erimeye ve bunun anketlere rakamsal olarak yansımaya devam ettiğini gören AKP açıkça panikliyor.
Başka türlü nasıl izah edeceksiniz Erdoğan'ın o sözlerini: "Bunun (İmamoğlu) nefesi 2028'e kadar yetecek mi izleyip göreceğiz. Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesinde daha kaç CHP'li telef olup gidecek."
Bu alıntının başında ise 2023 tarihinde kendisini seçimde oldukça korkutan Kılıçdaroğlu'yla hâlâ hesaplaşma var. Maalesef 6 sene önce Kılıçdaroğlu'na yumruk atan ve ardından çeşitli AKP'liler tarafından eli öpülerek kahraman ilan edilen Osman Sarıgün, 6 yıl 2 ay ceza almış fakat adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Oh! Bu ülke bazıları için çok rahat değil mi
SOSYAL MEDYA ALÇAKLARIAynı kendi bıçaklanmamın ardından olduğu gibi gerek Özel'e gerek Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı sonrasında sosyal medyadaki yüz kızartıcı yorumları okudum. İnsan gerçekten merak ediyor, bu insanları hangi aile ortamları bu hale getiriyor. Tabii diğer taraftan da içinde bulunduğu siyasi partinin kuşatıcı havasına teslim olmadan, dayatılan bu kurşun gibi havaya tepki veren ve bambaşka bir alkışı hak eden insanlar da ortaya çıkıyor. Mesela İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından "Recep Tayyip Erdoğan... Geleceğin yer burası mıydı Biz bunlar için mi mücadele ettik Bunun için mi mahkemelerde süründük yıllarca Sen aslında kendine darbe yaptın haberin yok!" sözlerini sarf eden AKP eski vekili Hüseyin Kocabıyık'ın partisinden ihraç edildiğine üzüldüğünü hiç sanmıyorum. Veya birkaç gün önce Üsküdar Belediye Meclisi'nde AKP grubundan istifa eden Ekrem Baki'den duyduğumuz şu sözler: "Son günlerde ülkemizde yaşanan ve muhalefete karşı yürütülen ağır baskılar ve dozunun giderek artması, iyiye evrileceğine dair bir işaret göremiyor oluşum ve gerek hukuk gerekse siyaset anlayışımın bununla bağdaşmaması sebebiyle mensubu bulunduğum Adalet ve Kalkınma Partisi'nden istifa etmiş bulunuyorum."