Kılıçdaroğlu ve sosyal medya kampanyaları!

Geçen hafta detaylıca yazdığım, Twitter'ın (X demek bana çok anlamsız ve içeriksiz geliyor) siber zorbalarının dev bir ablukası ile karşı karşıyayız. Hani çok ilgi çeken "Büyük Ev Ablukada" isimli bir alternatif rock grubu var ya -Tiyatrocumuz Bartu Küçükçağlayan, Turgut Uyar'ın bir şiirinden bu ismi alıp grubuna "uyarlamış" – burada da sanal ev "Twitter" ablukada. Ve bunun merkezinde Kemal Kılıçdaroğlu var. Eminim farkındasınız, öyle böyle bir kampanya yürümüyor! Gören zanneder ki, CHP kurultayı iki hafta sonra ve Kemal Bey en büyük aday!

BÜYÜK ABLUKADAN KOMİK KESİTLER!

Bir de bu ablukanın başarılı olacağına inanıyorlar! "Biz bu paylaşımları 1000 kere tekrarlarsak, görünce kızsalar bile halkın diline ve bilinçaltına yerleşecek, sonunda farkında olamadan tekrar Kılıçdaroğlu destekçisi haline dönüşecekler!" Bu algı operasyonu, sanki gerçek Amerika değil de, kimbilir farklı bir Amerikanya üstünden merkezi komutlarla yönetiliyor. Bunun arkasında olanlar, ya inanılmaz saflar, ya da koca bir soytarılar Kumpanyası'nın elemanları, herhalde halkı bir ahmaklar okyanusu olarak görüyorlar! (İlginç bir başka paralel kampanyada ise çok havalı çağdaş kadın portrelerine benzeyen hesaplar, sabahtan akşama CHP karşıtı/iktidar yanlısı paylaşımlar yapıyorlar!)

Her Twitter'a girdiğimde, bir Amerikan halkla ilişkiler ajansı tarafından çekilmiş gibi duran bir Kılıçdaroğlu portresi ve/veya yanında askeri dikkat ve temizlikte poz veren bir başka bürokrat tipli beyefendi, altında da Kemal Bey'i öven ve onun devlet adamı ciddiyetinden mütevaziliğine, dürüstlüğünden kamusal hizmetlerine kadar bütün kariyerini toparlayan şık satırlar... ünkü ablukanın organizatörleri bu işi "çok ciddi" yürütüyorlar.

Gelin görün ki insanların bu cilalama seanslarının altına yazdıkları satırlar hiç mi hiç o havada değil! Size bazı örnekler vereceğim...

"Bir fotoğraf vereceğim diye girdiğin zahmete bak; dalga geçilmeyi bile göze almışsın. Aşağıdaki yorumlara bir bak... Yeni çalışma ofisiymiş... Hadi oradan..."

"Ya bak işine ayrık otlarısınız bir gün siz de çile çekersiniz AKP'nin arka bahçeleri la bizde destekledik 15 yıl Kılıçdaroğlu'nu ama olmuyor anlasanıza ya çıkıp çıkıp poz veriyorsunuz. Kurun parti alın boyunuzun ölçüsünü yeterin artık AKP'nin arka bahçeleri"

"Yeni kitabına çalışıyor sanırım 'KAYBETME SANATI' ÜSTAD KK"

"SSK müdürüyken zarar etti, genel başkanken 13 seçim kaybetti, hangi fırtınadan söz ettiğini anlayamadık"

"Gerçekten çok komiksiniz, sizler gerçek okullarda okudunuz mu yoksa diplomanız sahte mi Genel Başkanımız Özgür Özel partimizi birinci parti yapan adam, Erdoğan'a seçimler kazandıran Kılıçdaroğlu değil, eşi rahatsız gitsin onunla ilgilensin CHP'nin kuyusunu kazmak işini bıraksın"

"77 yaşındaki adamı bir şeyin başı olduğuna inandırıp dalganızı geçiyorsunuz. Bu yaşta adamın beyninde fırtına değil meltem bile zor eser. Rahat bırakın dedeyi"

"Ünal Bey, nasıl bir beyin fırtınası yaptınız acaba Daha fazla nasıl seçim kaybederiz hakkında kendisinden @kilicdarogluk çok değerli tavsiyeler alabilirsiniz, kendileri bu konuda ihtisas yapmış bir siyasetçimizdir, kaybedenler kulübüne sizler dahil olun ama bizler yokuz! oke"

"Partisine verdiği zarar asla affedilmez artık yeter"

"Sinir katsayım artıyor bu adamın resmini dahi görmeye tahammülüm yok!"

"Pardon pardon, nerenin genel başkanıymış"

KILIDAROĞLU BİLANOSU-İZDÜŞÜMLERİ

Genç kuşağa biraz hatırlatalım, Kılıçdaroğlu, Baykal'a kurulan bir seks kasedi komplosu ile oluşan kaos ortamında partinin ileri gelenleri tarafından öne sürüldü. Melih Gökçek başta olmak üzere çeşitli AKP'li sivri isimlerle televizyon kavgalarında başarılı bir imaj çizip bir güç havası yakalamıştı. Sonuçta CHP kurultayı kendisini tek aday olarak öne sürüp genel başkan seçti ve onun demokrat bir liderlik yapacağına ve aranan adam olduğuna herkes inandırıldı! Kılıçdaroğlu'nun göreve gelmesindeki en önemli pay eski Genel Sekreter Önder Sav'a aittir; geçenlerde kendisi ile yaptığım bir sohbette "Önder Bey, o kurultayda gerçek kimliği konusunda bence Kılıçdaroğlu tarafından kandırıldık" dedim. Bu düşünceme destek vermek için söylediği tarihi sözler aramızda mahfuzdur.

Sonuçta Kemal Bey büyük umutlarla genel başkan koltuğuna kuruldu o göreve geldikten iki veya üç gün sonra Radikal gazetesinde sekiz sütun manşet kendisiyle yapılan röportajın başlığı yankılandı: "27 Mayıs'ı yapanlar bugün utanıyorlar". Röportajı okuduğum gün Kemal Bey'in 20. yüzyıl tarihimizi ve CHP tarihini iyi bilmediğini ve CHP kökeninden gelmemesinin ciddi faturaları olacağını çok iyi anladım ve bir pişmanlık hissettim. Sonuçta kendisi bizler gibi bu partinin içine doğup pişmemiş, ancak 2000 yılında, 52 yaşında ani bir transfer olarak gelmişti. Ve bu röportaj hangi doku uyuşmazlıklarının yüzeye çıkacağının ipuçlarını daha maçın ilk dakikasından veriyordu.

Ardından gelen "laiklik tehlikede değil" veya "yargıda cemaati yapılanma var diyemem" gibi pes dedirten sözlerini demokratik kitle örgütleri teyakkuzdayken söylediğini ve geçirdiğimiz şaşkınlıkları da asla unutamam. Hele ki, her zaman yazdığım, tüm muhalif insanları oldu-bittiye getirerek 2014 yılında Ekmeleddin İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak öne sürüşü, afallamamızın zirve yaptığı anlardan biriydi! Bir de kalkıp "gidip tıpış tıpış İhsanoğlu'na oy vereceksiniz" deyişini hazmedebilenimiz oldu mu, bilmiyorum! 2017 referandumunda mühürsüz oyları

ve "atı alan Üsküdar'ı geçti" sözlü tacizini hiç aldırmadan görmezden gelişini unutamam! 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce'nin adaylığının ("Sayın Muharrem İnce, Gel bakalım buraya" süreci!) arkasında durmayı sanki o gece, adayın kendisiyle beraber bıraktı.

Bu kadar seçimi üst üste kaybederken CHP Genel Başkanlığını nasıl bu kadar kolay elde tuttuğunu o dönemlerde birçok makalemde detaylı olarak izah etmiştim! Şöyle özetleyeyim: Kılıçdaroğlu'nun önündeki heybesinde kurultaya gelen örgüt üyelerine dağıttığı sayısız şeker vardı: İl başkanlıkları, ilçe başkanlıkları, milletvekillikleri, belediye başkanlıkları ve daha nice bürokratik sıfatlar... Güzel makamlar, örgüt desteği sözüyle takas edildi ve böylece daha konuşmalar ve oylama yapılmadan, tüzüğe getirilen akıl almaz müdahalelerle önden aldığı destek imzalarıyla genel başkanlığı hep önden, adeta hiç yarışmadan kapmış oldu... Halkımız bunları bilmediği için "nasıl oluyor da Kılıçdaroğlu her sefer açık farkla kazanabiliyor" deyip duruyordu!

Arada parlayıp muhalefet yapar gibi sert söylemler geliştirip halkın gönlünü aldı, özellikle Ankara'dan İstanbul'a başlattığı "Hak-Hukuk-Adalet Yürüyüşü" veya SADAT'ın kapısına dayanıp bu tehdidi gözler önüne serdiği günler gibi... Ama artık biraz analiz yapan her beyne malum olan nedenlerle hiçbir zaman AKP iktidarı için bir risk oluşturmadı. Tersine CHP içinde Kemalist kimliği ile tanınan isimleri hep dışladı, farklı marjinal yönlere eğildi, Parti'yi kök kimliğinden uzaklaştırdı.