'Bombalı Nobel' ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu'nun anlaşarak Ortadoğu'ya ve Filistin'e dayattıkları yeni düzenin ve "sözde" barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak..

Hİ BÖYLE BİR BARIŞ ANLAŞMASI DUYDUNUZ MU

Tabii ki ihtiyatlı bir şekilde "sözde" barış diyorum, çünkü ocakta bir ateşkes ilan edilmiş ama İsrail martta bunu afiyetle yiyivermişti. Trump'ın son derece çelişkilerle dolu bir kimliği ve uygulamaları var. Hiç çekinmeden Pentagon'un adını "Savaş Bakanlığı" olarak değiştiren iddialı Amerikan başkanı, bir yandan İsrail'e ekonomik, askeri ve diplomatik destek verip yok edilen en az 66 bin Filistinliden dolayı kendini veya onları sorumlu tutmuyor. Ama aynı Trump, bir süredir götürdüğü barış antlaşması çabalarıyla, aklında bir Nobel ödülü alma fikrinin konuşlandığını da pek gizlemiyor. Hatta bunun ardından, "Şimdi de gidip barış ödülünü bu işlere hiç katkısı olmayan birilerine verirler!" diye evham bile yapıyor! Bir yandan da hazırladığı barış antlaşması üstünden, iki yıl boyunca çoluk çocuk demeden dümdüz edilmesine vesile olduğu Gazze'ye "3-4 gün içinde nasıl olacağını göreceğiz. Hamas ya kabul edecek ya da etmeyecek, eğer etmezse çok üzücü bir son olacak" şeklinde tehditlerini sıralıyor! Ömrünüzde bundan da trajikomik bir barış antlaşması dayatması gördünüz mü Farz edin biri çocuğunuzun kafasına silah dayamış ve sizi tehdit ediyor ama bir yandan da "Biz bu mahalleye barış getireceğiz, bundan emin olun" diye nutuk atıyor!

Dün El Cezire'yi izliyordum, yine İsrail'in kaç sivil yerleşim noktası bombaladığı, kaç insan öldürdüğü... Le Monde'da ise İsrail'in yeni saldırılarından dolayı, Kızılhaç'ın yardım çabalarını askıya almaya mecbur kaldıklarını açıklıyordu! Peki, 20 maddenin ilki olan "Askeri operasyonlar ve saldırılar 72 saat içinde durdurulacak" ne anlama geliyor Filistin'in orada yürüttüğü bir askeri operasyon olmadığına göre, İsrail üç gün boyunca öldürebildiği kadar Filistinli öldürüp anlaşmaya uygun mu ilerleyecek

TERÖRÜ, SOYKIRIM BAHANESİNE DÖNÜŞTÜRME SANATI

Dünya kamuoyu ve faşist olmayan İsrail vatandaşlarının büyük çoğunluğu, on binlerce sivilin, sözde 7 Ekim'in intikamını almak için öldürülmeye devam edilmesini tabii ki kabul etmiyor. ünkü olay terörizme karşı durmayı katbekat aştı, soykırıma geçmek için bir bahane haline hızla dönüştü.

Tabii ki sayısız Gazzeli, yaşadıklarının Hamas yüzünden tetiklendiğini biliyor ve eminim Hamas'a da çok tepkililer...

Batı dünyası bu utancı ödeyemez. Hitler deneyiminin ardından Gazze'de yaşananları yalnız kınayarak geçiştiremezsiniz. O "çok ileri" medeniyetiniz, fena halde kirlendi! Bu korkunç dönemden şerefiyle çıkan tek ülke İspanya oldu. Hiçbir orta yolun arkasına saklanmadan soykırıma, vahşete sonuna kadar karşı çıktılar. Askeri müdahale hariç, ellerinden gelen her şeyi yaptılar! Sonsuz tebrikler!

MADDELERDE NE VAR - NE YOK

Yoksa böyle bir ortamda "tavşana kaç, tazıya tut" demek çok kolay! Erdoğan'ın Beyaz Ev'de Trump'la detaylı olarak ne konuştuğunu tam bilemiyoruz. Bizlere sadece ABD'ye verilen ekonomik ödünler, satın alınacağı söylenen Boeing'ler yansıdı. Sanki ekonomik olarak onlar, bize muhtaç! Karşılığında onlar mı bu iktidara meşruiyet verebilecekmiş Trajikomik! Umarım bu Gazze planının içinde Filistinlileri koruma ihtimali olan birkaç maddenin yerleştirilmesinde Türkiye'nin de küçük bir rolü olmuştur!

20 madde içinde, Filistinlilerin artık göçe zorlanmayacakları, tersine evlerinde kalmaya teşvik edilecekleri veya hasarları gidermek için milyarlarca dolarlık yatırımın yapılacağı, uzun vadede nihai bir Filistin devletinin kurulmasının yolunun açılacağının olması, kanayan yarayı durdurmak açısından, evet, riayet edilirse önemli. Ama Barış Kurulu adı altında, Tony Blair gibi uluslararası kamuoyunun önünde Irak savaşından beri lekeli insanların gözetmen olarak atanacak olması da yüz kızartıcı!