Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında... Öymen, DP'yi protesto ettiği için gözaltına alıyor... Gerçek bir Türkiye özeti. Altan Bey, biraz buruk bir şekilde gülümsüyor sanki. Ne kadar bilindik bir kare, değil mi Deniz Gezmiş'in, Bülent Ecevit'in ya da son dönemden Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar veya sayısız sendika lideri ve işçinin benzer görüntüleri belleğimizde... Aynı bahsi geçen fotoğraftaki gibi Menderes'in demokrasiyi yok etmeye çalışan manevralarını içinden bildiği için bu sahnelerde yaşananları en iyi anlayanlardan biriydi Öymen...

Ne o fotoğrafın çekildiği gün ne de sonraki yıllarda hiçbir zaman bir umutsuzluğa yer olmadı Altan Öymen'de... Cumhuriyet'in çağdaş yüzü, daima saygın, sempatik, mütevazi, güler yüzlü, klas ve kültürlü bir insan olarak halkın arasında bulundu. Hiçbir zaman yurttaşlarını küçümsemeyen, sürekli okuyup yazan ve kendini geliştiren, az bulunur bir insan profilinden söz ediyoruz.

Öymen, 20'li yaşlarının başından beri sürdürdüğü mücadeleyi, bize miras bırakıp sonsuzluğa geçti. Yaşına rağmen aktif siyasetçiler düzeyinde dolu bir ajandası vardı. Mesela, üç hafta kadar önce, mutlak butlan tartışmaları sırasında beni aradı; genel başkan adayı olduğum 2003 Kurultayı'nda son saniyede yapılan tüzük değişikliğinin ardından yaşanan hukuki gelişmeleri ayrıntılı biçimde hatırlamak istemişti. Bütün bu süreci anlatan "Korku İmparatorluğu" kitabımı benden rica etmişti. Her görüşmemizde olduğu gibi, kendisiyle sohbet etmekten sonsuz zevk alan ben, kitabı hemen imzalamıştım ancak Altan Bey kitabı teslim alamadan maalesef yoğun bakıma kaldırıldı. Kitabını değerli kızı Aslı'ya hatıra olarak kendi elimle vereceğim artık... Soruyorum sizlere, 94 yaşındaki hangi gazeteci veya siyasetçi, gündemi bu kadar dikkatli bir şekilde takip edebilir Altan Bey, hiçbir zaman "Artık bana müsaade" demedi. O, benim çok yakından tanıdığım, kendisini Cumhuriyet'in başına gelecek her olaydan sorumlu hisseden paha biçilmez bir kuşaktan geliyordu. Muammer Aksoy gibi, Yekta Güngör Özden gibi, Vural Savaş gibi...

Atatürk'ün ardından gelen ilk dönem siyasetini İsmet İnönü'nün yanı sıra babam Dr. Suphi Baykam, Şevki Aysan, Nihat Erim, Cüneyt Arcayürek, Alev Coşkun, Hıfzı Oğuz Bekata gibi genç siyasetçilerle yaşamıştı. 60 yılı aşkın olan siyasi kariyerinde biz de dahil birçok farklı kuşakla birlikte çalıştı. Bu kadar uzun ömürlü siyasetçilerin en güzel avantajıdır bu: Adeta yaşayan tarih olmak! Düşünün ki, Öymen, Atatürk hariç CHP'nin tüm genel başkanlarıyla muhatap oldu, son 75 yılını Cumhuriyet'in ve parlamentonun içinden yaşadı!

Öymen, siyasetin içinde yer alan Atatürkçü bir aileden geliyordu. Genç yaşında CHP'li olmuştu, vefat ettiğinde Parti'nin 75 yıllık üyesiydi. CHP Gençlik Kolları'nın kuruluşuna önemli katkılarda bulunmuş, babamın Kurucu Başkan olduğu ilk dönemde, Ecevit, Ali İhsan Göğüş ve İlhami Soysal'la beraber ilk Yönetim Kurulu'nda bulunmuştu. 1950'lerde DP faşizmine direndikten sonra, devrimin ardından Kurucu Meclis Üyeliği yapmış ve 1970'lerde Ecevit'in genç bakanlarından biri olmuştu. Zengin basın kariyeri boyunca Ulus, ANKA Ajansı'nın kuruculuğunun dışında, Akşam, Günaydın, Milliyet, Radikal gibi yayınlar ve son olarak Cumhuriyet'te düşüncelerini okurlarıyla paylaşmıştı.

İlgilendiği her iş için ciddiyetle ve mükemmeli arayarak emek verdi. Yakın tarihimizin en büyük tanıklarından biriydi. Harp sonrası yokluk yılları, Menderes baskıları, 27 Mayıs'la gelen demokratik anayasanın nimetleri, 12 Mart ve 12 Eylül karanlığı, Evren ve Özallı yıllar, AKP'ye karşı direniş yılları, her birini içinden yaşadı. Bir gazeteci olarak, daima demokrat, araştırmacı, dürüst ve örnek bir profilin sahibiydi. Kendisiyle 35 yıl önce yaptığım "27 Mayıs İlk Aşkımızdı" kitabımın ardından birkaç yıl önce, kendisiyle babam hakkında hazırlanan yeni bir yayın için yine uzun bir röportaj yapmıştım. Tarihe karşı sorumluluğunu ön planda tutarak, gazeteci kimliğinden de taviz vermeden tüm detayları konuştuk.

CHP'nin 19 Mart'tan bu yana sürdürdüğü büyük direnişin en büyük destekçisiydi. Genç yaşında enerji ve bir o kadar bilgelik gösteren Genel Başkan Özgür Özel, ne zaman kendisinden rica etse koşar gelirdi. Öymen, partisine yük olmaya çalışan bir eski genel başkan olmadı. CHP otobüsün üstünde dimdik ayakta durarak daima güç, destek ve enerji dağıttı. Yakın zamanda, özel bir CHP yemeğinde yine bir araya gelecektik, kısmet olmadı.