Yerle gök arasında bir nakkaş

Üzerine resimler nakşettiği ahşap kaşıklarla Ord. Prof. A. Süheyl Ünver'in karşısına çıktığında henüz 20 yaşında bir gençti.O gün kapısından girdiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü'nde bulunan Nakışhane bölümü, 20 yaşındaki genç adam için, büyük bir medeniyete açılan kapı olacaktı.O güne kadar sanat eğitimi almamış bu heyecanlı gencin göz kamaştıran yeteneği, dönemin kutup yıldızlarından Süheyl Ünver Hoca başta olmak üzere herkesi etkilemişti.Aradan yıllar geçer, o delikanlı Nakışhane'de pişer ve eserleri özel koleksiyonları süslemeye başlar; Paris'i minyatürü Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand'a, Moskova minyatürü ise Putin'e ulaşır.Aslında onun eserlerini milyonlarca İstanbullu da yakından tanıyor, görüyor, hem de her gün.Taksim Metrosu'nda beklerken, rayların öte tarafında, karşımızdaki duvarı süsleyen minyatürler onun eseri...İşte, bakın, Fatih Sultan Mehmet'in atını denize sürdüğü şu dev çini pano, hemen yanındaki Topkapı Sarayı, Rumeli ve Anadolu Hisarları, Boğaziçi'nin nazlı dalgaları, narin kıvrımlı bulutları, kuşlar, yelkenliler, ağaçlar... Başka duraklardaki av sahneleri, kalyonlar, leventler... Şu tek düze yolculuğumuzda, sanatla sokağın, geçmişle bugünün buluşup görsel şölene dönüştüğü anlar... Tabi bakmakla görmek arasındaki farkı bilenlere...Önceki gün nefis bir sergiyle göz göze geldik.Fatih Belediyesi'nin iki sanat galerisinde birden; Cam Küp ve Kadırga'da açılan 'Yerle Gök Arasında Bir Nakkaş: Nusret Çolpan' sergisi, minyatür sanatının kendine has dünyasında, doyumsuz bir seyir zevki sunuyor ziyaretçilerine.Aynı zamanda bir ilke imza atılan sergide, günümüz genç sanatçıları (Numan Noyan Küçük, Taha Oğuz Sarıtekin ve Yıldırım İnce) eliyle Nusret Çolpan'ın beş adet eserinin dijital ortamda hareketlendirilmiş halleri yer alıyor.Bu hareketlendirme minyatüre bambaşka bir bakış açısı, derinlik ve heyecan katıyor; aynı zamanda sınırları genişletebilmenin (yeni) imkanlarını haber veriyor.Sergi esnasında bize eşlik eden proje yönetmeni Osman Özsoy'dan dinledim; merhum Çolpan, eserlerini hareketli tablolar haline getirmeyi çok arzu edermiş.O göremedi ama minyatürlerinin hareketlendiğini biz gördük.İskender Paşa Cami minyatürü mesela... Cami üzerindeki spiral bulutlar hareketlenmiş, inceden kar yağıyor. Eser, harikulade dengeli kompozisyonuyla İnsanı adeta bir masalın içine çekiyor. Sanki kendinizi az sonra İskender Paşa'nın o manevi atmosferinde bulacaksınız...Bir başka minyatürde yine karlar altında Galata Mevlevihanesi, Mevlana Müzesi, Topkapı Sarayı, Kızkulesi... Beyazın masumiyeti... Göz nuruyla aydınlanan manzaralar, insanı mest