Unutulmayan filmler: Aslı Gibidir

Onun sinemasında sanatsal incelik, felsefi derinlik, bir o kadar da sadelik var; hayata, insana dair incelikleri özümseyerek beyazperdeye aktarabilme becerisi var. Bilge insanlara has duyarlılıkla çektiği filmler onu sinema çevrelerinin gözünde ayrıcalıklı bir yere koydu. Sinemayı insanileştiren entelektüel olarak anıldı Abbas Kiyarüstemi...

2003 yılında Guardian gazetesi tarafından dünyanın en iyi yönetmenleri listesinde altıncı sırada gösterilen Kiyarüstemi, kanser tedavisi gördüğü Paris'te 2016 yılında öldü. 76 yaşındaydı. Geride kucak dolusu ödüller almış, önemli filmler bıraktı. Arkadaşımın Evi Nerede, Zeytinlikler Arasında, Kirazın Tadı, Rüzgar Bizi Sürükleyecek, Hayat Devam Ediyor filmlerinden bazıları...

Kiyarüstami, son iki eseri için film setini İtalya ve Japonya'ya taşıdı. 2013'te Japonya'da Sevmek Gibi adlı filmi çeken yönetmen, İtalya'da ise 'Aslı Gibidir'e imza attı. 2010 tarihli Aslı Gibidir'in başrolünde ünlü oyuncu Juliette Binoche ve ona eşlik eden William Shimell var.

Bir İtalyan kasabasında geçen Aslı Gibidir'de, Kiyarüstami, sevgi, aşk, sadakat, özgürlük ve bireysellik gibi konular üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulunur. Sanat tarihinde, Bir sanat eserinin orijinali ile kopyası arasındaki 'değer' tartışmalarından hareketle meseleyi ilginç bir biçimde aile, evlilik ve ikili ilişkiler konusuna getirir.

Filmdeki kadın ve erkek karakter, bir kitap tanıtımı esnasında tanışırlar. Bu tanışıklık sohbet arkadaşlığına dönüşür, ikili, birlikte etkinliklere katılmaya, sosyalleşmeye başlar. Onları buluşturan sanat tarihine olan merakları olur. Başlangıçta genel geçer sanat konuları üzerine konuşurlar. Mesela kopya sanatın tartışmalı gerçekliğini münakaşa ederler.

Ancak bir noktadan sonra ikili adeta evlilik oyunu oynamaya başlar. Konular giderek şahsileşir, evlilik ve ilişkiler üzerine konuştukça da tansiyon yükselir. Bu oyun giderek, öyle sahici bir hal alır ki biz seyirciler, çiftin gerçekten evli olup olmadığını, yönetmenin bizi bir şaşırtmacanın içine sürükleyip sürüklemediğini sorgulamaya başlarız. İzlediklerimiz iki entelektüelin tartışmasından mı ibaret yoksa bunlar sahiden evli bir çift miydi diye ikileme düşeriz. Tıpkı sanat eserlerindeki orijinal yapıtla kopyası arasındaki o ayırt edilmesi son derece güç benzerlik gibi...