"Şuursuzluğun" geldiği nokta
Sonunda, Zafer Algöz de patlamış!
15 Temmuz darbe girişimini konu alan 'Son Sefer' filminde rol aldığı için kendisini eleştirenlere hak ettikleri dilden cevap vermiş.
Zafer Algöz'e getirilen bu türden bir eleştiri "şuursuzluğun" geldiği nokta açısından utanç verici...
Ordu içine sızmış hain bir örgüt kendi insanına kurşun sıkmış, meclisi bombalamış, güvenlik güçlerini şehit etmiş; ülkeyi uçurumun kenarına getirmişken sen kalk, bu cinayeti konu alan bir filmde oynadı diye oyuncuyu eleştir...
Sen neden burada değilsin peki
Darbe başarılı olmadı, ülke bölünmedi, düşmanlara gün doğmadı diye karalar bağlayanlardan mısın Sen nesin, kimsin
15 Temmuz gecesi televizyonlarda (TRT1) ilk kez yayınlanan 'Son Sefer' filmini soluksuz izledim.
Berat Özdoğan'ın yönettiği filmin büyük bölümü bir halk otobüsünde geçiyor.
Sıradan bir günde insanlar evlerine gitmek üzere otobüse biniyor.
Doğal olarak toplumun her kesiminden insan var.
Otobüsün şoförü ise bunun olağanüstü bir yolculuk olacağını bilmeden, (emeklilik öncesi) son seferine çıkmış...
Darbe haberlerinin yayılması üzerine otobüs güzergah değiştirip Atatürk Havalimanı'nın yolunu tutuyor ve gelişen olaylar, insana, 'evet biz bunları yaşadık' dedirtiyor.
Hafta içinde başka 15 Temmuz filmleri de izledim.
"Ben ve Babam: Vatan' bunlardan ikincisiydi.
Yine Berat Özdoğan imzalı film, küçük oğluyla birlikte sinemadan çıktığında kendini darbenin tam ortasında bulan bir TÜRKSAT mühendisinin yaşadıklarını konu alıyordu.
Yönetmenliğini Erkam Bülbül'ün yaptığı 'Yirmisekiz' ise TRT ekranında denk geldiğim bir başka 15 Temmuz filmi oldu.
Vatansever bir devlet görevlisinin, devlet içinde yuvalanmış FETÖ'cülere karşı mücadelesini anlatan film, örgütün, iftira ve tehditlerle insanların hayatlarını nasıl kararttığını gözler önüne seriyor.