Simeranya'dan İstanbul'a Şehristan

Ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun Sefiller'i biraz da Paris'in romanıdır; Paris, sefil insanların mekanıdır.

İngiliz yazar Charles Dickens da, İki Şehrin Hikayesi'nde Paris ve Londra'yı yazar. Eser, Fransız Devrimi'ni yaşayan ve etkilenen bu iki şehir ve halklarının hikayesidir.

Türk edebiyatında da şehirlerin roman kahramanına dönüştüğü eserler vardır. Mithat Cemal Kuntay'ın Üç İstanbul'u, Yakup Kadri'nin Ankara'sı...

Üç İstanbul, Payitahtın ve ülke insanlarının kader birliği yaptığı bir siyasal romandır.

Nasıl ki bu romanda İstanbul'un birbirini takip eden üç (siyasi) devri anlatılıyorsa Yakup Kadri'nin Ankara'sında da önce bir taşra, ardından Milli Mücadele'nin merkezi ve nihayetinde başkent olduktan sonra iktidarın getirdiği siyasal güç ve zenginlik etrafında değişen bir şehrin hikayesine yer verilir.

Paris başta olmak üzere İzmir, Ankara ve İstanbul'da yaşamış olan şair Attila İlhan'ın romanlarında da İstanbul güçlü dekordur.

Medeniyetlere beşiklik eden şehirler tarih boyunca yazarların, seyyahların, alimlerin gelip geçtiği, kök saldığı, eser verdiği hatta tarihin akışını değiştiren yerler olmuştur. İstanbul'un fethinin dünya siyasetine etkilerini hatırlayalım...

Şehirler vardır, adına şiirler, destanlar, şarkılar yazılır. Şehirler vardır, uğruna savaşlar verilir. Hele İstanbul'un fethi Peygamber müjdesidir.

Başka

Konya mesela, Selçuklu baş şehri oluşu kadar Hz. Mevlana'nın manevi ışığının dünyaya yayıldığı merkezdir.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Osmanlı dönemi İstanbul'u kadar Kahire'nin sokaklarında gezdirir okuru.

Bir de Binbir Gece Masalları vardır ki halen dünya edebiyatçılarını büyüleyen bu klasik eser, gerçeğiyle örtüşmese de bir Bağdat düşü yaşatır.

Lübnan asıllı Amin Maalof'un romanlarında da şehirler geçidi vardır. Afrikalı Leo'da, roman kahramanıyla birlikte, Afrika'dan İstanbul'a maceralı bir yolculuk yapar, pek çok şehirden geçeriz.

Şair Nuri Pakdil'in Kudüs aşkı hicranlıdır;

'Ben Kudüs'ü kal saati gibi taşıyorum.

Ayarlanmadan Kudüs'e

Boşuna vakit geçirirsin'

Sezai Karakoç'a göre ise Kudüs 'Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri'dir.

Yahya Kemal'in İstanbul'u 'aziz', Necip Fazıl'ın İstanbul'u vatan ile özdeş:

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

İstanbul benim canım, vatanım da vatanım.

Halide Nusret'in Urfa sevgisine ne demeli:

'Taşları cevherdir takasım gelir

Otunu gül gibi kokasım gelir

Durup şen yüzüne bakasım gelir

Gönlümden kaygıyı atan bu Urfa'