Şiir eczanesi, kitap hapı...

Uluslararası piyasada çok satan kitaplardan biriymiş: "Morisaki Kitabevi'ndeki Günler' (Days at the Morisaki Bookshop)...

Satoshi Yagisawa'nın kaleme aldığı kitap, sevdiği adamın bir başkasıyla evlenmesi sonucu hayata küsen genç bir kızın kitaplarla iyileştirmesini konu alıyormuş.

Takako adındaki genç kızın hayatı, amcasında ait bir kitabevinin üst katında yaşamaya başlamasıyla değişiyor.

Kitap dolu raflar, Takako'nun kırık kalbini tedavi eden bir rehabilitasyon merkezine dönüşüyor.

Aslına bakılırsa kitapların hayatımıza olan etkilerini tanımlayan bir kavram var: bibliyoterapi...

Halil İbrahim İzgi'nin bu ayki Sabitfikir dergisinde yer alan makalesinden öğrendiğimize göre, son yıllarda 'bibliyoterapi' üzerine daha çok durulmaya başlanmış.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de okuma ve tartışma grupları varmış. Mesela, Kültür ve Turizm Bakanlığı bibliyoterapi oturumları başlatmış. Uzman psikolog eşliğinde kitaplar, edebi metinler ve şahsi duygular üzerine yapılan konuşmalarla kişilerin kendi duygularını keşfetmeleri sağlanıyormuş.

Dahası da var... İngiltere'nin başkenti Londra'da şiir eczanesi açılmış. Bu eczanede geçerli olan tek reçete şiirlermiş... Şiir kitapları raflarda ilaç niyetine diziliymiş. Eczane çalışanları da şairler...

Sosyal medya üzerinden takipçilerine çevirim içi terapi sunan ve kendi kitaplarıyla olduğu kadar tavsiye ettiği kitaplarla da 'bibliyoterapistlik' yapan Kemal Sayar bir röportajında şöyle diyor: "Okuduğum ilk kitap Milliyet Çocuk kitapları arasında çıkan Pal Sokağı Çocukları'dır. Frenc Molnar'ın bu kitabını gözyaşları içinde birkaç kere okuduğumu hatırlıyorum. O ilk kitap bende derin izler bıraktı.'

Gerçekten de kitaplar duygu durakları olarak hayatımızda yer almayı sürdürüyor.

Bazen, okuduğumuz bir romanın son sayfalarına yaklaştıkça kalbimizde incecik bir sızı olur, sanki kitaptan, roman kahramanlarımızdan ayrılmak istemeyiz, birlikteliğimiz sürsün isteriz.

Yahut bir romanın son sayfasına geldiğimizde bazen neşeyle, bazen hüzünle ya da karmakarışık duygularla dolduğumuz olmamış mıdır

Yakup Kadri'nin 'Hep O Şarkı'sını, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'unu, Mai ve Siyah'ını, Sabahattin Ali'nin 'Kürk Mantolu Madonna'sını, Peyami Safa'nın 'Yalnızız'ını bitirdiğimde bir hüzün sarmalına gark olduğumu hatırlarım mesela...

Kim bilir daha nice kitaplar, hayatımızda hissettiğimiz ya da bilinçaltımıza işleyen derin izler bıraktılar.

Bu ayki Sabitfikir dergisinde Halil İbrahim İzgi'nin 'Bibliyoterapi: Kitap iyileştirir' başlıklı dosya makalesinden başka Prof. Dr. Ekrem Demirli ile tasavvufun zirvesindeki isimlerden Konevi üzerine yapılmış bir söyleşi de yer alıyor.

(Prof. Dr. Demirli'nin 'Kırk Hadis Şerhi' adlı kitabı yakın zamanda Fikriyat Yayınları'ndan çıktı. Kitap, İslam düşünce geleneğinin en önemli metafizikçi düşünürlerinden biri olan Sadrettin Konevi'nin, modern dünyanın bunalımlarına şifa olacak, hadis derlemesini konu alıyor.)