Sensin üçüncü dünya ülkesi!

Medeniyet, sadece kendine konforlu alan oluşturmakla, saat gibi işleyen sömürü düzeni kurmakla, etrafına duvar örmekle falan olmuyor.

Adı 'Birleşmiş Milletler' ama karar yetkisi sadece beş ülkenin uhdesinde.

Adı 'İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi' ama Filistinlileri 'insan' olarak görmeyen İsrail'e 'Sen daha iyi bilirsin' deniliyor.

Adı 'Uluslararası Adalet Divanı' ama mesele İsrail ve Batı çıkarları olunca ipe un seriliyor.

Senaryoyu kendileri yazıp kendileri oynuyorlar.

Kendilerinden olmayana 'üçüncü sınıf, öteki' muamelesi yapıyorlar.

Ötekine yapılan kötülüğü umursamıyorlar.

Bu mudur 'medeniyet'

Medeniyetin en net tariflerinden birini Mısırlı yönetmen Yusuf Şahin yapmış.

Ünlü yönetmen, İrlandalı bir gazetecinin 'Medeni olmayan üçüncü dünya ülkesinden geliyorsunuz' şeklindeki ifadesine şu cevabı vermiş:

'Ben mi üçüncü dünya ülkesinden geliyorum; Allah aşkına ben 7 bin yıldır buradayım. Medeniyet, diğerleriyle nasıl bağ kurduğundur. Başkasını nasıl sevdiğinle, koruduğunla ilgilidir. Medeniyet budur. Burada (Mısır'da) çok fakir birinin evine gitsen ve sana verecek hiçbir şeyi olmasa bile gider komşusundan bir parça ekmek alır ve sana ikram eder. Avrupa'da bayılıp yere düşünce insanlar yanından yürüyüp gidiyorlar. Umurlarında bile değil. Önce medeniyetin ne anlama geldiğini bilmemiz lazım. O zaman konuşuruz kim birinci, kim üçüncü dünya ülkesi...'

Ünlü yönetmen Yusuf Şahin'in bu sözleri, o rezil soruya verdiği arifane cevap, ders niyetine okutulmalı.

Bazen bir cümle, bir paragraf, sayfalar dolusu yoruma eş değer olabiliyor.

Tuhaf zamanlardan geçiyoruz; sözde birinci sınıf demokrasiye, insan haklarına sahip olduklarını iddia eden 'medeni' ülkeler, soykırımcı İsrail'i dost ilan edip safında hizaya giriyor, (neredeyse tamamı çocuk ve kadın) 40 bin Filistinlinin vahşice katledilişini izliyor.

Dostunu söyle bana kim olduğunu söyleyeyim sana!

Siyonizm, hiçbir kural tanımadan, önüne çıkan her şeyi yok etmeyi kendine hak görüyor.

Bu azgın ve sapkın güruh, kendilerince 'seçilmiş ve vaat edilmiş' olmanın hayalperestliği içinde tüm insanlık için bir tehlike arz etmiyor mu