Ölünce beni kim yıkayacak
Bu soruyu şehrin duvarlarını süsleyen panolarda okuyunca önce ben de şaşırdım. Lakin, 'Allah belanızı versin, memleketi ne hale getirdiniz' diyerek, konuyu bambaşka yerlere çekecek kadar zıvanadan çıkan 'muhalif' arkadaş kadar değil!
İtiraf edeyim, epey şaşırtıcı, çimdikleyici bir soru cümlesi olmuş.
Başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi bazılarını yerinden zıplatan soru, bana, 'Ölmeden önce ölünüz' ayetini hatırlattı.
Hiç ölmeyecekmişçesine dünyaya meyledenlere 'sarsıcı bir hatırlatma' olarak gördüm soruyu.
Çok geçmeden bunun bir dizi reklamı olduğu anlaşıldı.
Başrollerinde Ahmet Kural'ın oynadığı, TRT'nin tabii.com dijital platformunda yayınlanacak olan dizide, bir ölü yıkayıcısının (Gassal'ın) kendi cenazesini kimin yıkayacağını merak etmesiyle başlayan değişim süreci anlatılıyormuş.
Bir reklam cümlesiyle bile olsa kendilerine ölümün hatırlatılmasından rahatsız olanların ruh halini anlamakta zorlanıyorum.
Neden bu gerçeği katlanılamaz buluyorlar
Oysa biz mezarlıklarla iç içe şehirlerde yaşıyoruz.
Şiirlerinde 'Ölüm güzel şey' dizelerinin geçtiği bir milletin evlatlarıyız.
Dahası mahalledeki minarelerden bir ölünün ardından okunan salaları da mı duymuyoruz Ölen eşimiz dostumuz, akrabamız yok mu ki ölümü hatırlatan her şeyden bu denli ürküyoruz
Zincirlikuyu Mezarlığı'nın girişinde yazan 'Her canlı ölümü tadacaktır' ayetinin mealini CHP'li Binnaz Toprak 'Çok sinir bozucu' bulmuştu hatırlarsanız.
Muhtemelen Prof. Toprak, o zamanlar bunun bir ayet mi yoksa Kadir Topbaş'ın bir sözü mü olduğunu bilmiyordu.
Hoş, bilse de tavrı değişmezdi. Ölümün hatırlatılması bazılarının sinirini bozuyor işte.
Sanki hiç ölmeyecek; gazeteci Ruhat Mengi de söz konusu ayeti tüyler ürpertici bulmuştu.
'O yazıyı okuyunca ne hissediyorsunuz' diye okurlarına da sormuşmuş da hepsi (güya ve hep bir ağızdan) 'Tüyler ürpertici' demişlermiş. Yazıya bakarken sinirlenip kaza yapmak bile mümkünmüş.