Muhsin Kızılkaya'nın Hakkari'si

Türkiye'nin en doğusunda yer alan Hakkari bugünlerde adli bir olayla gündemde. DEM Parti'den Belediye Başkanı seçilen Mehmet Sıddık Akış, yurt dışına kaçarken yüklü miktarda para ile yakalandı.

Akış'a üç ayrı başlıkta suçlamalar yöneltiliyor: Terör örgütü PKK adına para toplama, esnafı tehdit etme, PKK yöneticileri ile görüşme ve örgüt yapılanmasında üst düzey görev alma...

Hakkari deyince ne yazık ki bu türden haberlerle sık karşılaşıyoruz. Terör örgütünün Hakkari üzerindeki baskısı belki de bölgedeki diğer illerimizden daha fazlaydı.

Coğrafi konum olarak Anadolu'da yolun bittiği yerdi Hakkari. Aşağıdan, Güneydoğu bölgesine o vilayetimizi bağlayan başka bir yol yoktu.

Yazar Muhsin Kızılkaya Hakkarili.

Çocukluğunun Hakkari'sini anlatırken 'Buraya çok az insan gelirdi ve dışarıya çok az insan giderdi. Şehre bir otobüs geldiğinde herkes koşar, etrafını sarar, şehre gelenlere bakardı.' diyor.

Şehre gelenler ise (bürokrasi yıllar yılı burayı sürgün yeri olarak gördüğü için) genellikle devletin bir memuru, idari görevlisi, müdürü, tahsildarı, emniyet görevlisi, ya da öğretmeni olurdu.

Kızılkaya'ya göre, memurunu cezalandırmak için buraya gönderen devlet bilmiyordu ki aslında onu ödüllendiriyordu. Çünkü yolun bittiği bu şehir, memleketin en sakin, en huzurlu, en ucuz, en neşeli yerlerinin başında geliyordu.

Şehirde lokanta yoktu, insanlar dışarıdan gelenleri evlerine götürüyordu.

Vakti zamanında otel yoktu, ahali dışarıdan gelenleri evlerinde yatırıyordu.

Muhsin Kızılkaya, çocukluğundan başlayıp yetişkinliğine, yazarlık hayatına dek üzerinde etkisi bulunan Hakkari'yi anlatıyor Beyan Yayınları'ndan çıkan yeni kitabında.

'Yolun Bittiği Yer' adlı eserdeki denemeler, -bir şekilde- Muhsin Kızılkaya'nın doğduğu, büyüdüğü, yirmi yaşına kadar yaşadığı, sonraki hayatında ilişkisini hiç kesmediği baba ocağından sesler, renkler, kokular, izler taşıyor.

'Gitsem de arkamdan gelen şehir' dediği Hakkari'nin masalsı güzelliklerini derliyor Kızılkaya. Kendi hatıralarından ve yaşanmışlıklarından yola çıkarak şehrin yoluna, suyuna, insanına, karına, dağına, yağmuruna dair gözlemlerini anlatıyor. Yolu Hakkari'ye düşen edebiyat, sinema ve sanat simalarından hatıralar demliyor.

Sadece bunlar değil, şark meselesinden kültürel değerlere kadar derinleşen denemeler var kitapta.

Bir de madalyonun öbür yüzü...

90'lar zor yıllardı Hakkari için, hepimiz için...

Açılan yaraları vardı.

'Her eline silah alan, o günahsız şehrin kalbine bir mermi sıktı' diyor Kızılkaya ve ekliyor, 'Sadece yakın zamanda, son on yılda birazcık nefes almaya başladı. Bir Hastane yüzü gördü, yolu yapıldı, Havaalanı yakınlaştı.'